• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Bayram Ali Çetinkaya
bacetinkaya@hotmail.com
Mahkumlara Yoğurt Gönderen Berivan Kerime Yenge-4
26/01/2021

 

Kerime Yenge 94 yaşında vefat etti. Bir hafta hastanede kaldıktan sonra, koronadan hayatını kaybetti. Görümcesi Dudu Yengem ve kocası Hamit Dayım için, onlar evine gelmeden önce sigarasını, çikolatasını hazırlar ve hediye eder.

Dudu Yengem, onun için görümcesi olmasına rağmen, ana kız gibi olduklarını anlatır. Gelin ile görümce arasında sıkça karşılaşılan mesafeli tavır, onlar arasında hiç yaşanmaz. Bilakis Dudu Yengem, kendi yengesi Kerime’yi annesi gibi sever, saygı gösterir ve ziyaret eder. Onun anlattığına göre, ölenlerin arkasından kim aklına gelirse, ona dua eder ve hayrına okur. Ağzı dualı, cömert ve çok güzel yemek yapan birisidir, Kerime Yenge.

Kerime Yenge, çorap örer, renkli renkli güzel çoraplar örer. Çok güzel olan bu patikleri herkese hediye eder. İnsanlar bu sıcak, samimi ve insanın içini ısıtan patiklere büyük değer verir; ayaklarına geçirmeye ve kullanmaya kıyamaz, değerli ve nadide bir biblo gibi evlerine asarlar.

Patik örüp bunları hediye eden Kerime Yenge, bazılarına da eşarp hediye eder. Bazı zamanlarda gelenlere elbiselik verir.

Sürekli veren, dağıtan, paylaşan ve infak eden bir Osmanlı hanımefendisidir, Kerime Yenge. Oğlu İbrahim Ankara’da avukattır. Başkent’ten yüz kutu baklava getirir. Kerime Yenge bunları dağıtır. Bazı zamanlar, o, akrabalar evine gelmeden önce haber alır ve hazırlıklara başlar ve yapacağı ikramları onlar gelinceye kadar yetiştirir. Onlara birbirinden güzel ve lezzetli yemekler hazırlar.

Bildiği bilmediği, tanıdığı tanımadığı kimselere para verir. Borç isteyenlere ödünç para verir. İnsanları rencide etmemek için parayı gizli olarak verir, yardımda bulunur. Oğlu Mustafa, bu durumu şu sözlerle aktarmaktadır: ‘Annem bizden habersiz çok insana para verir, yardımda bulunurdu.’

5

Doksan dört yaşında vefat eden Kerime Yenge, hayatını kaybetmeden bir yıl öncesine kadar, daha doğrusu rahatsız olmadan öncesine kadar çocukları gibi, aileden birisi gibi çok sevdiği koyunlarına bakar, onları sever ve sütlerine sağardı.

Kolları çöp gibi incecik kalmasına rağmen, koyunlarını sağmak, onda bir güzellik anı, bir hobi, ruhunu okşayan bir zevk hali olarak sürekli devam etti. Kolları çok incelmiş ve cılızlaşmıştı yine de Kerime Yenge, kendisini hayata bağlayan koyunlarıyla olan bağını hiç koparmadı.

Kendisine ‘yaşın ilerledi artık, koyunları sağmayı bırak’ denildiğinde, ‘koyun sağarken kendisini on beşlik genç kız gibi hissettiğini söylerdi. Vefat edince, oğlu Mustafa’nın anlattığına göre, onlara bakacak ve en önemlisi sağacak kimse olmadığı için, Kerime Yenge’nin koyunları mahzun kaldı ve onlar için satılmaktan başka çare yoktu.

Koyunlarını sağarken, Kerime Yenge’nin onlara gösterdiği sevgi ve yumuşak dokunuş, bu verimli ve bereketli hayvanlarda mutlaka yakınlaşmayla karşılık buluyordu. Hayvanlarıyla ilgilenirken, yakınlarının ‘sen koyun sağarken öleceksin’ diye takılmalarına aldırmazdı.

Koyun sağan köylü kızı berivan gibi, onların sağılma anlarını asla geciktirmez. Eve kim gelirse gelsin; misafir geldiğinde ‘bana bir müsaade edin, koyunlarımı sağıp geleyim’ diyerek izin ister. Bir çırpıda gidip koyunlarını sağıp gelirdi. 

Anlatılanlara göre hastalanmadan önce, Kerime Yenge, doksanlı yaşlara kadar yetmiş seksen koyun sağar. Doksan dört yaşında, vefat etmeden bir yıl öncesine kadar sevgi ve aşkla yaptığı bu süt sağma işini sürdürür.

Koyunlarından süt sağıp, o bereketli sütleri yoğurt, peynir ve yağ yapıp dağıtmak, infak etmek, kısacası paylaşmak onda büyük manevi bir haz meydana getirir. Elindekini, sahip olduklarını paylaştıkça sevinir, mutlu olur. Hz. Peygamber’e özgü bir hal üzere biriktirme ve toplama işine girmez. Adeta bu bereketli ürünleri (gerçek) sahiplerine ulaştırır. Onların sahibi kendisi değilmiş gibi, Hz. Peygamber’i hatırlatan nebevî bir tavırla infak eder, verir, dağıtır, paylaşır. Sağ elinin verdiğini sol elini görmez. Kocası ve çocukları bile bazen dağıttığını görmezler, hissetmezler…

Kerime Anne’nin amacı, ihtiyacı olsun veya olmasın insanları sevindirmek, onların rızıklarına vesile olmak, sevgiyle sağdığı sütleri, aşkla yaptığı yün çorapları vermek. İmanla yaptığı yoğurtlar, sevgiyle ördüğü yün çoraplar, insanların yüreklerine dokunuyor. Hiçbir karşılık beklemeden, çıkar ve menfaat hesabına girmeden, Kerime Yenge bunları Allah için, Allah’ın rızası için, Allah’ın kullarına ulaştırıyordu.

 

6

Vermede ve infak etmede, kendisiyle yarışıyor. Yaptığı katıklar, ördüğü patikler, verdiği hediyeler, kendi evinde kaldığı sürece sanki ona yük oluyor. Efendimiz Hz. Peygamber’in evinde ihtiyaç duyduğu bir şey bile varsa, rahatsız olduğu gibi, Kerime Annemiz de, toplamıyor, biriktirmiyor, dağıtıyor, veriyor, infak ediyor. Bunu yaparken, gönülden ve kalpten yapıyor. Geriye dönüp bakmıyor. Yaptıklarının ve verdiklerinin hesabını tutmuyor. Not etmiyor, karşılığını beklemiyor, başa kakmıyor.

Biliyor ki, Kerime Yenge, Allah’ın rızası için verilenin hesabı ve karşılığı asla olmaz. Hâsılı, o verdiklerini ve verdiği kimseleri de hemen unutuyor. Yeni vereceği kimseleri arıyor, onlara hazırlık yapıyor, kendinden veriyor. Emeğini, çabasını, yüce gönüllü bir duyguyla asaletle Allah’ın rızası yolunda veriyor. Verdikleri, onu tüketmiyor, daha da infak etmeye yöneltiyor.

Tekrar konumuza dönersek, koyunlarını sevgiyle sağan Kerime Yenge, doktorunun ‘yirmi kadar hayvanı sağması yeterlidir’ sözlerine aldırmadan yine de, oğlu Mustafa’nın anlattığına göre, doksan üç yaşında kırk adet koyunu teker teker sütünü sağmayı sürdürür.

Kendi söylediğine göre, gençlik yıllarında üç yüz dört yüz koyun yağarmış. O koyunları sağmayı bir meşakkat olarak görmüyor. Üşenmiyor, tembellik yapmıyor. Koyunlarını sevdiği için sağma işini de büyük bir zevkle yapıyor. Bu sevgi, koyunlarına isimler koyma derecesine kadar ileri giden bir sevgi oluyor.

Vefat etmeden önce, vasiyet eder. Kocasının kabrinin yanına defnedilmesini ister. Hayatı boyunca beyine saygı, sevgi ve hürmetten hiç kusur etmeyen Kerime Yenge, kocasından da aynı karşılığı görür. Onun için Bey’inin yani Hüseyin Dayı’nın yanına defnedilmeyi arzular. Ancak mezar yerinin dar olması, kazacak aracın girmesini engeller. En yakın bir yerde yeğenleri Hüseyin, Hasan ve Ömer elleriyle kazma-kürekle onun kabrini kazar. Nihayetinde Kerime Yenge sevgili hayat arkadaşının yanına biraz mesafeli defnedilerek ebedî hayata doğru seyahatine başlar. Allah inşallah bu iki güzel insanı dünyada buluşturduğu gibi, öte dünyada da buluştursun…

7

Eve geleni dolu bir şekilde geri gönderir. Kimseyi boş göndermeyen Kerime Yenge’nin okuma yazması yoktur. Ancak o, cahil bir kadın değil, ârif bir hanımefendidir.

Çok güzel baklava yapar, kuzu kapama, kuşbaşı et yapar, Kerime Yenge. Yaptıkları çok beğenilir, herkes tarafından konuşulur. İlçede onun hazırladığı baklava ve yoğurdunun girmediği ev yok gibidir. Kocası, Yunak’taki cezaevinde kalan mahkumlara götürüp ikram etmek için, Kerime Yenge’ye yoğurt ve baklava yapmasını ister. Bu ismi gibi cömert kadın, hiç tereddüt etmeden büyük aşkla hemen mahkumlar için baklava yapar, yoğurt mayalar.

Kerime Yenge, evin reisi Hüseyin Dayı’ya çok hürmet eder ve onu sever. Ona karşı asla bir kusur işlememeye çalışır. Genç kızlara ve etrafındaki kadınlara da ‘siz kocalarınızla kalacağınız için, onlarla iyi geçinin’ diye tembihte bulunur. ‘Kocanıza sıkıntı vermeyin. Geçinin, sonunda kocanızla (baş başa) kalacaksınız’ diye sıklıkla nasihatte bulunur. Kadın hakları adı altında evlerin ve ailelerin dağılmasına hiç iyi gözle bakmayan Kerime Yenge, boşanmalar, kocanın evden uzaklaştırılması gibi olaylara kızar ve tepki gösterir.

O gününün şartlarında okula gidemeyen Kerime Yenge, haberleri iyi takip eder, kulakları iyi duymadığı zamanla ajanslarda ne var diye çocuklarına, yeğenlerine anlattırır.

Dizileri izler, üç dört dizi takip eder, Kerime Yenge. Sosyal konuları takip eder, kadın programlarını ve gündemi de takip eder. Sonlarında kendine göre bir değerlendirme yapar, sonuç çıkarır. Oğlu Mustafa’nın ifadesiyle, ‘kafası zehir gibiydi, okumuş olsaydı, üniversite okurdu.” Dönemin şartları altında okutulmamış.

8

Kerime Yenge, ölmeden önce hastanedeyken yeğeni ‘Muhammed Ali beni eve götür evde öleyim’ diye istekte bulunur. Ancak yoğun bakımda iken koronodan vefat eder. Konya’da hastaneye götürüldüğünde ‘organlarının iflas ettiğini söylerler.  Çoklu organ yetmezliği sebebiyle hayatını kaybeder.

Herkes için bir şeyler yapıp hediye eden Kerime Yenge, Doktoru Erdal Bey’in eşi Sibel Hanım için bir şey yapmadım, diye hayıflanır. Bunun üzerine ona bir patik yapmaya başlar. Patiklerinin birisini yapar, diğerini hastalıkla birlikte bitiremez. Vefat ettiğinde şişleri başlanmış bir patiğin üzerinde durmaktadır.

Hastalığında, muayene için Doktora götürüldüğünde, Dr. Erdal Bey, yakın zamanda hayata veda edeceğini hüzünlenerek ağlamaklı bir ses tonuyla oğlu Mustafa’ya gerçek durumu ifade etti. Doktor Erdal, ‘her an kaybederiz’ diyerek adeta yakın bir akrabasının son günlerini haber verir. Soğukkanlı olarak bilinen Doktorun bunu söylerken hüzünlenmesi, muhtemelen Kerime Yenge’nin tanıştığı her insana gösterdiği saygıyla birlikte kurduğu o samimiyetin göstergesiydi. Evlere nadir giden Doktor Erdal’ın fazla hareket edemeyen Kerime Yenge için yanına muayeneye gitmesi de bu hürmetin bir başka ifadesiydi.

Annesini anlatırken oğlu Mustafa, ona ‘okumuş olsaydın, sen kesinlikle kendini insanlığa vakfederdin’ dediğinde güldüğünü anlatmaktadır. O, bununla birlikte adaletli ve hakkaniyetli tavrına dikkat çekmek için böyle söylediğini aktarmaktadır.

Duaları iyi bilen Kerime Yenge, namazını asla terk etmez. Kalp rahatsızlığı geçirdiği zaman, seksen dört yaşına kadar oruçlarını tutar.

Kerime Yenge, vefat ettiğinde kendisini tanıyanlar çok üzüldüler. Tanıdıkları, onun vefat haberini aldığında üzüntülerini gösterdiler.

Yunak ilçesinin en büyük camisi olan Çarşı Camisi’nin imamı Lokman Hoca, Kerime Yenge’nın cenaze namazını kıldırır. Namazdan ve definden sonra, ‘bu mevta beni çok etkiledi, kimdir bu kadın?’ diye birkaç kişiye sorar. Onun ifadesiyle çok cenaze namazı kıldırırız, ancak nadir olsa da bazı cenazeler bizi etkiler, içimize farklı duygular doğar’. İşte Kerime Yenge’nin bir ömür (yaklaşık bir asır) insanlara hizmet eden yorgun bedeni, kendisinin veda namazını kıldıran hocayı da tesiri altında bırakır.

9

Hüseyin Dayı, eşi Kerime Yenge gibi, paylaşmayı, vermeyi, infak etmeyi sever. Onun da tabiatı bu hal üzerinedir. Kasım Koç diye bir derbeder, gariban vardır. Bir gün bu gariban, kimsesiz gencin annesi vefat eder. Ancak onun kefen alacak parası yoktur. Hüseyin Dayı, haberi alınca hemen gider ve kefen alır getirir.

Hüseyin Dayı, hiç kin gütmeyen, insanlarla çok iyi geçinen nadir erdemli insanlardan biridir. Kimseyle kavga etmez. Tartıştığı kimselere bile, ertesi gün gider, barışır, gönlünü alır. Hiçbir şey olmamış gibi, ilişkisini yine aynı sıcaklıkla sürdürür.

Hüseyin Dayı, komşusu İbrahim hastalandığı zaman ne götürelim diye Kerime Yenge’ye sorar. Evde ne var diye sorduğunda, Kerime Yenge, hediye ve ikram için ‘evde götürmeye uygun bir şey yok’ der. Sonra aklına gelir, ‘bir teneke tepsi içinde helva var’ der. Eskiden helva kalıpları tek parça şeklinde çapı kırk elli cm. olan tenekeden yapılmış tepsi içinde satılırdı. Kerime Yenge, tepsiyi alır, helva kalıbını ortasından ikiye böler. Yarısını hasta ziyaretine götürür, yarısı da evde kendileri için kalır. Aslında Hüseyin Dayı ve Kerime Yenge, hayatları boyunca yaptıkları gibi, gönüllerini, kalplerini, yüreklerini ikiye bölüp, yarısını hediye ediyorlar.

Hüseyin Dayı, sahip olduğu özellikler ve hasletlerle tam bir erdem abidesidir. Yoldaki taşları alır, kaldırır, araçlara zarar vermesin diye. Bunu sadece kendisi yapmaz, yanındaki çocuklarına ve yeğenlerine de yaptırır.

Bu güzel aile, yakın köylerden ilçenin pazarının olduğu pazartesi günü gelenleri de misafir eder, yemek yedirir, kalmalarına yardımcı olurlar. Yunak’a yakın olan köyden merkepleriyle gelen bu kimselere Hüseyin Dayı ve Kerime Yenge büyük izzet ve ikramda bulunurlar. Hatta, Kerime Yenge, bunların merkeplerini bile doyurur, sularını verir. Başlarına arpa ve saman torbasını takar, su ihtiyaçlarını karşılar. Ne büyük asalet, tanıdığı tanımadığı insanları misafir etmek, karınlarını doyurmak, bir de ‘hayvanlara bakılmamış ve ilgilenilmemiş denmesin’ diye onların yemlerini ve sularını vermek, hangi ahlâk kitabında bunları bulabiliriz.

İşte İslâm medeniyetinin ruhu, onun temsilcilerine böyle işlemiştir. Bu öyle bir mühürdür ki, ülkemiz insanları, şimdi bu güzel infak ve paylaşma özelliklerini bütün dünyaya karşı yerine getirmektedirler.

Hüseyin Dayı, bir Cuma günü, ani bir rahatsızlık geçirerek vefat eder. Ölmeden önce, bütün akrabalarını ziyaret eder. Adeta onlarla halleşir, helalleşir… Hüseyin Dayı’nın ölüm yıldönümünde, her yıl evlere tavuk ve diğer yiyecekler gönderir, eşi Kerime Yenge. Oğlu İbrahim’in Ankara’dan kutularla getirdiği baklavaları evlere dağıtır. Ve o gün gelen herkese bir hediye vermek, Kerime Yenge’nin değişmez adeti olmuştur.

2020 yılının son ayında vefat eden Kerime Yenge’nin ardından çocukları, artık bu güzel anne ve güzel babanın adetlerini devam ettirmek mirasıyla baş başa kalmışlardır. Erdem timsali bu ebeveynler Kerime Yenge ve Hüseyin Dayı’nın mekanları cennet-i âlâ olsun. Ruhları şâd olsun, bu güzel insanların…



311 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Emin Kişi ve İstikamet - 06/08/2021
Güvenilir mü’minin dili, küfür, lanet, kaba ve çirkin sözden uzaktır. Haya ve edep emin kimsenin şahsiyetini inşa eder.
Minberlere Ruh Veren Usta - 03/08/2021
Abdestli olarak eline aldığı ceviz ağacından üretilmiş kerestelerine şekil verir ve onlara ruh katar.
Güven dili ve hakikat - 29/07/2021
Güvenin olduğu hallerde fitne ve fesat yoktur. Güven zulmü yok eder, zâlimi hareketsiz bırakır.
Zaman ve Ezan - 21/07/2021
Akıllı ve başarılı kimse, ömrünü ve zamanını fayda üzerine kuran kişidir. O bilir ki; zaman, sahip olunan en değerli hazinedir.
İbrahim'in Yakarışı - 21/07/2021
İbrahim’in imtihanları yakarışlarının bir sınavıdır. Her dua ve yakarış İbrahim’i yeni bir imtihan ve mücadeleyle karşı karşıya bırakır.
Zaman ve Ezan - 07/07/2021
Zaman, hızlı geçen bir akıştır/süreçtir. Hız arttıkça zaman azalmaktadır.
Zamanın Kıyameti - 04/07/2021
Ömür, ilim, mal, beden, zamanla doğrudan ilişkilidir. Ömür insana ve varlığa faydalı ise, zaman bereketli geçmiş demektir.
Zamanın değeri(ni ölçmek) - 23/06/2021
Zamanı değerlendirmek, irade ve tercihle gerçekleşmektedir. Dikkat edilmesi gereken husus, her şeyi uygun bir vakitte ve yeri geldiğinde yapmaktır.
Karakter inşa eden maarif - 18/06/2021
slâm dünyası, Batı’nın madde merkezli anlayışını ruha çevirerek bir ‘aşk ahlâkı’ üretme çabası içinde olmuştur.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam6
Toplam Ziyaret148718
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI