• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Bayram Ali Çetinkaya
bacetinkaya@hotmail.com
Âkif'in İstanbul'u ve Kudüs'ün işgali
20/10/2020


 

Vefalı olan Şairimiz, iki yüzlülere karşı büyük tepki gösterirdi. Ancak o, ileriki yaşlarda artık bu özelliğini kaybettiğini söylerdi. Niçin? diye sorulduğunda, Mehmet Âkif: “İki yüzlüleri artık sever oldum; çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım” diyerek cevap verirdi.

İslâm’ın değerlerinin yaşandığı medine İstanbul, Âkif’in zihin ve kalbinde ayrı bir kıymete sahiptir. Onun Kutlu şehir İstanbul’u seyri bir başka güzellikteydi: “Âkif’in İstanbul’u Haliç’in sırtındaki Sultan Selim Camisi’nden başlar, Marmara’nın yanındaki Kazasker Feyzullah Efendi Camisi’nde biter. Köprüden Sarıgüzel’deki evine giderken Âkif, beş caminin maneviyatında yürürdü; Yenicami’nin kutsiyetine dalarak Mercan yokuşuna çıkar. Beyazid ve Süleymaniye camilerinin iki kanadına bürünür. Şehzade Camisi’nin nurundan uçar. Fatih Camisi’nin şümulünde evine inerdi. Zaten Fatih Camisi ve Âkif’in evi birbirinin müştemilatıydı; babası, namazdan sonra ahbaplarıyla caminin maksurelerinde görüşürdü. Camisi evin selamlık dairesiydi, ev caminin harem tarafındaydı.” (Kuntay, 267)

Milli Şâirimizin bu ulu İslâm şehrinin işgale uğramasındaki ızdırabını anlatması açısından Oğlu Emin A. Ersoy’un anlattıkları hüzün vericidir: “Ben o zamanlar on iki yaşında bir çocuktum. Babam beni çok sever, bana gönlünün en mahrem köşelerini açmakta, içini dökmekte teselli arardı. İstanbul’u işgal ordularının işgal edişi zavallı babamı madden ve manen harap etmişti. Yazılarını itmam eylemesi için zaman ve zemin hiç müsait değil idi. Bu yüzden üzüldüğünü, ağır bir yük altında ezildiğini söylüyordu. Ankara’da gayesine yükselebildi. Bu muvaffakiyet o kara günlerde onu bayağı sevindirmişti; bu başarısından doğan derin bir vecd içinde; ziyaretine gelen arkadaşlarının karşısında kendisine seccadelik vazifesini gören bir karaca derisinin, üzerinden diz çöker, heyecanlı bir ahenkle Âsım’ı okur, dinleyenler yalçın ve muazzam kayalardan çağlayarak gürleyen bu berrek şelâlenin beş döndürücü nağmeleriyle mest olurlardı. Ben Âsım’ı bu şekilde yaratıcısının ağzından işite işite başta başa ezberlemiştim.” (Emin Â. Ersoy, Babam Mehmet Âkif-İstiklâl Harbi Hatıraları, haz. Yusuf Turan Günaydın, İstanbul 2017, 45).

Ankara’da Taceddin Dergah’ındaki Âkif, oğlu Emin’in anlattıkları üzere çok hüzünlü ve acılı günler geçirmiştir: ‘O günlerde İstiklâl Marşı’nı yazan babam pek dalgın çok müteheyyiç bir durumda idi. Her gün her gece hatta her saat cephelerden bazı ümit verici ekseri üzücü haberler gelmekte idi. (Bülbül) manzumesi işte o kararsız günlerin ve tehlikeli gecelerin…mahsulüdür. Mehmet Âkif’i yazarken ağlar bir vaziyette hem de bol gözyaşları dökerek derin derin hıçkırarak ağlar bir halde çok gördüm.’ (Emin Ersoy, 72)

               İstanbul âşığı olan Şairimiz, hayatı boyunca sürekli İstanbul’da kalmamıştır. O, yaptığı seyahatlerle hem Batı’yı/Avrupa’yı hem de Doğu’yu ziyaret eder, görür ve bunları Safahat’ında tahlil eder.

               Birinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’ya (Berlin’e) vazife için gönderilen Âkif, Viyana’da bulunduğu sırada, akşam ilginç bir olayla karşılaşır. Gece yarısı Viyana’daki bütün kiliselerin çanları çalmaya başlar. Kaldığı otelinin penceresinden olayı anlayamaz. Caddeye iner, herkesin elinde bir mumla sevinç naraları attığını görür. Bu sevinç gösterilerinin sebebini, kendi ifadelerinden dinleyelim: “Kendi kendime; Müttefikimiz Viyanalılar galiba cephede bir muzafferiyet kazandılar, dedim. Sokağa fırladım. Bir dükkancıya; Bir zafer haberi mi var? dedim. Adam: Zafer de söz mü? Dedi. İngilizler Müslümanlardan Kudüs’ü aldılar. İngiliz ordusu Allenby’nin kumandasında Kudüs’e girdi. Mukaddes şehir aydan kurtuldu, haça kavuştu.” (Kuntay, 274)

               Böylece başta İstanbul işgali olmak üzere, İslâm coğrafyasının emperyalist devletler tarafından ele geçirilip bölünüp parçalanmasını, yüreğinde hisseden Âkif’in bir diğer özelliği ise, hayatı boyunca ilk açılan yerlere/kurumlara girmesidir. O, Mülkiye mektebinden ayrı olarak ilk açılan idadiye, ilk açılan Baytar Mektebi’ne, ilk açılan Ziraat Nezareti’ne, ilk açılan Millet Meclisi’ne girerek ilklerin insanı olduğunu göstermiştir. O, bulunduğu tüm kurumlarda faziletli bir münevver olarak, ahlâkî ilkelerinden asla taviz vermeyerek hizmet etmiştir.

Mehmet Âkif, gerek İstanbul’da, gerekse Kurtuluş Savaşı’nda Ankara ve işgal edilen illerde bilfiil görev yapmış, cami kürsülerinde vaazlar vermiş, cephelerde yaralılara su verip yardımlarda bulunmuştur. Doğu ile Batı’yı görerek inceleyen ve mukayese eden Mehmet Âkif, Necd çöllerinde, Berlin’de ve son olarak Mısır’da kendisine verilen aziz vazifeleri cesaretle/hakkıyla yerine getirmiştir.



608 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Emin Kişi ve İstikamet - 06/08/2021
Güvenilir mü’minin dili, küfür, lanet, kaba ve çirkin sözden uzaktır. Haya ve edep emin kimsenin şahsiyetini inşa eder.
Minberlere Ruh Veren Usta - 03/08/2021
Abdestli olarak eline aldığı ceviz ağacından üretilmiş kerestelerine şekil verir ve onlara ruh katar.
Güven dili ve hakikat - 29/07/2021
Güvenin olduğu hallerde fitne ve fesat yoktur. Güven zulmü yok eder, zâlimi hareketsiz bırakır.
Zaman ve Ezan - 21/07/2021
Akıllı ve başarılı kimse, ömrünü ve zamanını fayda üzerine kuran kişidir. O bilir ki; zaman, sahip olunan en değerli hazinedir.
İbrahim'in Yakarışı - 21/07/2021
İbrahim’in imtihanları yakarışlarının bir sınavıdır. Her dua ve yakarış İbrahim’i yeni bir imtihan ve mücadeleyle karşı karşıya bırakır.
Zaman ve Ezan - 07/07/2021
Zaman, hızlı geçen bir akıştır/süreçtir. Hız arttıkça zaman azalmaktadır.
Zamanın Kıyameti - 04/07/2021
Ömür, ilim, mal, beden, zamanla doğrudan ilişkilidir. Ömür insana ve varlığa faydalı ise, zaman bereketli geçmiş demektir.
Zamanın değeri(ni ölçmek) - 23/06/2021
Zamanı değerlendirmek, irade ve tercihle gerçekleşmektedir. Dikkat edilmesi gereken husus, her şeyi uygun bir vakitte ve yeri geldiğinde yapmaktır.
Ayların Üç Güzeli - 18/06/2021
Güneş, dünya ve ay Allah’ın ayetlerindendir. Zamanın hesaplamasında dünya ile birlikte bu iki gök cismi öne çıkmaktadır.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam64
Toplam Ziyaret148900
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI