Hacı Ali Dedem evlenmeden önce, Babaannem Fatma’yı görmeyi ister. Dedeme müstakbel eşini kimin tavsiye ettiğini bilemiyoruz. Ancak hayat arkadaşını görmesi, aynı köyden birisinin yardım etmesiyle gerçekleşir. 

Onun güçlü, kuvvetli, kudretli ve güzel olduğunu gören Dedem için, artık Babaannemi istemek kalır. Babaannemi istemesine, abisi Hacı Hamit Pehlivan yardımcı ve destek olur. Böylece Hacı Hamit de, Babaannemin halasına (Horuk/Huriye) müracaat eder. Çünkü Hacı Hamit, pehlivan olduğu için bütün çevrede tanınan birisidir. Pehlivan Hamit, onların düğünlerindeki güreşçisidir ve onun ayrıcalıklı bir yeri bulunmaktadır. İstedikleri zaman, gelirler, onu alır düğünlerinde kendileri adına güreşmesi için davet ederler, o da bu çağrıya icabet ederdi.

O zamanlarda koyunlarını otlatanlar, istedikleri yere hayvanlarını götüremez. Dolayısıyla başkalarına ait meraların sahipleri, yabancıların kendi topraklarına girmelerine iyi bakmaz, izin de vermezlerdi. Ancak Hacı Hamit tanınmış bir pehlivan olduğu için, Babaannemin Halasının ailesi tarafından ona izin verilir.

Babaannemin Halası, Huriye (Horuk) otoriter ve dirayetli, erkek ceketi giyen bir Osmanlı kadınıdır.

Horuk Hala’nın annesi Türkmen, Hacı Ahmet Ağa’nın (1820) ikinci eşidir. Beş kardeşin arasındaki tek kız, esmer, güzel, boylu boslu bir hanımefendidir. Huriye Hala, baskın bir kadın olarak, emrinde çalışanlara emirler verir. Evlendiği kişi ise, pasif, sessiz, ufuk olarak zayıf bir kimsedir.  Yakın bir akrabasına, onun rızası alınmadan gönülsüz verilir. Pek uyumlu bir evlilik olmaz. Horuk Hala, bu evliliği sürdürmeye çalışırsa da, kaderini yaşayacaktır.

Evlendikten sonra hamile kalan Horuk Hala’nın bir çocuğu olur. Doğan çocuk engelli ve hastadır. ‘Dua et bu çocuk ölmesin, ölürse ben seni terk ederim’ diyecek kadar dominanttır, Huriye Hala.  

Gerçekten bir müddet sonra hasta çocuk ölür, o da kocasını terk eder, kendi kardeşlerinin yanına gider.

Aslında bu hikâyenin evveliyatı, daha önceki zamanlara kadar gitmektedir. O tarihlerde, yani 1920 yıllarda Yunan’ın, emperyalist devletlerin teşvikiyle Anadolu’yu işgal planı devreye sokulur. Nihayetinde Yunan ordusu, Ankara’nın ilçesi Polatlı yakınlarındaki Sakarya nehrinin kollarının birinin bulunduğu Uzunbey’e kadar gelir ve karargâh kurar. Yunan ordusu, su olduğu için atların su ihtiyacını gidermek amacıyla buraya yerleşir

Hakikatte Alişan Bey, evlenmeden Horuk Hala’yı ister, ancak ona vermezler. Aksine ailesi, onu amca oğluna verir.

Uzunbey’e, Yunan gelince, Alişan Bey ve ailesi akrabalarının bulunduğu Küçükhasan’a gelir. Orada Huriye Hala’yı tanır.

O dönemde kızlar, ilgi duydukları, evlenmek istedikleri genç erkeklere mendil gönderirler veya götürürler. Horuk Hala’nın akrabası olan Fadime de Alişan Bey’e mendil gönderir. Bunun karşılığında genç erkekler de, kızlara mendil gönderirler. Mendilleri getiren uşak veya aracı, Alişan Bey’den Fadime’ye getirmez de, Horuk Hala’ya getirir.

Yunan gidince, Alişan Bey ve ailesi Uzunbey’e geri dönerler.

Horuk Hala’nın, amcasının oğlunu boşaması beş yıl sürer. O, bölgede boşanma talebinde bulunan ilk kadın olarak bilinmektedir.

Küçükhasan’da beş yıl kalır Horuk Hala. Bu sürede terzilik yapar, geçimini sağlar. Alişan bey, kocasından boşanmış olan Horuk Hala’yla evlenmek ister. Bu isteğini onun babasına ve kardeşlerine iletir.

Alişan Bey, esmer güzeli, zengin, ağaların bacısı Huriye Hala’yı beğenir. Hala da ona karşı muhtemelen karşılıksız değildir.

Ailesi, Horuk Hala’nın, Alişan Bey’in ikinci eşi olmasına izin vermez, ancak daha sonra kabullenmek zorunda kalır. Boşanma davasını, amcası Darülfünun Hukuk mezunu olan Ömer Efendi üstlenir.

Ömer Efendi, bölgede üniversite okumuş ender şahsiyetlerden birisidir. Kurtuluş Savaşı’nda Ankara’ya çağrılır. Birinci Meclis’te mebus olarak davet edilir. Ama gitmez. Ömer Efendi, Konya’nın Akşehir ilçesinde uzun yıllar avukatlık mesleğini sürdürür.

Horuk Hala’nın Alişan Bey’le evlenmesine babası ve abileri/kardeşleri izin vermez. Ancak amcası Hasan Efendi onun evlenmesine destek verir ve evlenir.