• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Bayram Ali Çetinkaya
bacetinkaya@hotmail.com
Hekimin Hastayla İmtihanı
14/08/2018

nsan, ruh ve bedenden oluşan aklî/zihnî bir varlıktır. Bu sebepten dolayı, ruh ve beden birbirinden ayrılmaz. Ruh şehri ve beden şehri, sufilerin ifadesiyle, “hazreti insan”ı meydana getirir. Nihayetinde ruh, bedenle/cisimle birleşerek onu şereflendirir.

Beden ve ruhta meydana gelebilecek her türlü noksanlık veya fazlalık, hastalık olarak tezahür eder. Yaratan, hastaların şifasını ve devasını vermeye kâdirdir. Şâfîi’nin şifa vermesi, çoğunlukla hekim ve tabiplerin elinden olur. Hekimler şifa vermez, Allah’ın izniyle, tedavi ederler.

Hakikatte “hekim” kelimesi, “hakîm”le, yani filozofla aynı kişiyi işaret eder. Filozoflar, felsefe ve metafizik konularla ilgilendikleri gibi, tıp sanatıyla da ilgilenmişlerdir. Aristo’dan İbn Sînâ ve İbn Rüşd’e kadar bunun örneklerini görmek mümkündür. Mesela İbn Rüşd, hem hakîm (filozof), hem hekim (tabip), hem de hâkim (yargıç) olan (Endülüslü) Müslüman bir filozoftur.

Hakîm, aynı zamanda Şafiî (Şifa Veren) Rahman’ın güzel isimlerindendir. Belki az olsa bazı hekimler, tedavi ettikleri umutsuz bir takım hastal(ıkl)ara bakarak, kendilerini, Hayat Veren’in (Hayy) (haşa!) yerine koyarak, “yarı tanrı” hallerini yaşayabilmektedirler.

Hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgili olan hekimlik şerefli bir meslektir. Hippokrat’ın ifadesiyle, “tıp ilmi, iyi bir hazine ve güzel bir azık”tır. Mükemmel elde edilirse, mutluluk verir. Ancak yetersiz ve donanımsız ellerde olursa, mutsuzluk verir. Dolayısıyla “insanın sevildiği yerde, tıp sanatı da itibar görür.” (A. Ağırakça, “Hippokrates…”, 2004). Bu da gösteriyor ki, insana verilen saygı ve değer, onun mutluluğuna yönelik her sanatı (ve erbabını) yüceleştirir, insanın saygınlığını artırır.

Hekimlik sanatı, sıradan kişilerin ve halkın anladığı bir sanat değildir. Yöneticiler, zenginler, aristokratlar, fakirler ve miskinler, hekimlere ihtiyaç duyarlar. Hastalar için, hekimler Allah’tan sonra bir sığınaktır.

            Tabip ve hekim, fedakârlık içerisinde uzun ve meşakkatli/zor bir eğitim alır, birçok zevkten kendisini iradî olarak mahrum bırakır. Aynı zamanda o, bu ilme karşı, istekli ve azimli olup; dürüst, ahlâklı, tıp mesleğini iyi bilen ve uygulayan uzman olmalıdır. Tıp sahasındaki gelişmeleri takip etmeli ve kendini yenilemelidir.

            Yumuşak huylu olması beklenen hekim, kibir ve benlik girdabından kendini mutlaka korumalıdır. Bununla birlikte alçakgönüllü bir hekim, çıkar ve menfaatini öncelemez. Gençlik çağında uzun ve zorlu bir eğitime talip olması, yaşıtlarının uyku ve eğlencesinden kendisini mahrum bırakmasına sebep olmuştur. Bu sebepten dolayı hekimler, emeğinin karşılığını hakkıyla almalı, ancak mesleğini maddiyatla da bir tutmamalıdır. Yani vizite ücretiyle değil, sanatının zirvesiyle tanınmalı ve anılmalıdır.

Biliyoruz ki onlar, başkalarının rahatı, sağlığı, sıhhati ve huzuru, daha doğrusu hayat kalitesi için her şeylerini, ailelerini ve kendilerini feda ederler; gerektiğinde ailesinin hakkı olan vakitlerden çalıp –Allah’ın izniyle- şifa dağıtırlar.

Fedakârlık ve özveriyi sıfat edinen hekimlerde dört ana erdemi (cesaret, hikmet, adalet, iffet) görmek mümkündür:

Gece-gündüz, onlar için birdir. Hastaları için uyku ve yemekten feragat ederler, yani vericidirler. Onlara faydalı ve yardımcı olmak için, zamanlarını cömertçe harcarlar. Bazı hasta yakınlarının taciz ve şiddetine muhatap olmalarına rağmen, cesurca tedavilerini sürdürürler (cesaret).

Hekimler, Allah’ın güzel isimlerinden Hakîm ile birlikte anılırlar (hikmet). Onlar, hastalarını önceledikleri için vakitlerini kendilerine ve yakınlarına ayırmazlar. Zengin, fakir, yönetici (amir) ve memur, yaşlı-genç-çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadıklarından dolayı âdildirler (adalet).

Vazifesi insana hizmet olan hekimler, hastanın zaaflarını, kusurlarını, eksikliklerini ve ruhî/bedenî özelliklerini mahremiyet çerçevesinde kimseyle paylaşmazlar. Bundan dolayı onlar, hayâ sahibidirler (iffet).

Hâsılı hekimler, tıp sanatının, sevap/ecir, maddî/manevî birikim, hayırla yâd edilme gibi pek çok şerefini hak eden ustalarıdır.

Dürüstçe davranan samimi hekim,  “yardım et veya en azından zarar verme” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Teşhiste bulunamadığı veya o konuda yetersiz olduğunun farkına varan ve bunu dürüstçe itiraf eden hekim, bilgece bir tavır sergilemiş olur. Onun vazifesi, iyileştirme, ağrıyı dindirme, teselli ve ümit vermektir. Zira hekim de olsa, Alîm (Her Şeyi Bilen) değildir. Unutkanlık ve dalgınlıkla, az da olsa, her beşer gibi hata yapabilir. Bundan dolayı hekim de tedavi ederken, Şâfii’ye güvenmeli ve O’na sığınmalıdır.

Allah’ın rahmetine iltica eden hekim, merhametli olmalıdır. O, acıyı ve ağrıyı dindirir; acımasız değildir. Merhametinin göstergesi olarak hastayı her gün görür, yanında bir müddet kalır. Bilir ki yanında olduğunda, hastası, hiç kimsenin yanında bulamayacağı ruh huzurunu onunla yakalar.

Hakikî tabip, hasta ve yakınlarının sorularına da cevap vermeli, onları azarlamamalıdır. Nitekim tıp kitaplarında hasta-hekim ilişkisinde dört modelden bahsedilmektedir: Babacan, bilgilendirici, açıklayıcı ve görüşmeci” (A.D. Erdemir, Klinik Uy. Hekim-Hasta İlişkisi, 1998) Bu yöntemleri kullanan hekim, hastasına değer verir, saygı gösterir. Hastasını, hiçbir zaman denek ve kobay olarak görmez ve kullanmaz.

Sahte hekimlere gelince, tıp ilminin kâhine ihtiyacı yoktur ve kehanetle ilgilenmez. Duyguları istismar edenlere karşı usta hekimler, her dâim mutluluğun yolunu açan ve gösteren mihmandarlardır.

Hastalar ise, “elleri öpülesi” hekimlere karşı saygılı ve güler yüzlü olmalıdırlar ki, onlar da tedavi ve takibin ciddiyetini elden bırakmasınlar. Hasta derdini hekime anlatmalıdır. O,  hekime karşı çekingen olmamalı, gurur,  korku, şüphe ve endişeden uzak olmalıdır. Aksi takdirde teşhis ve tedavi zorlaşır, zaman alır ve mümkün olmaz. Bununla birlikte hasta, hekimin tavsiyelerine uymalıdır. Her ne kadar hekim, şifa veren değilse de, Allah’ın izniyle tedavi edendir. Onun elinde ölümsüzlüğün iksiri yoktur. Nihayetinde herkes fanidir.



876 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Emin Kişi ve İstikamet - 06/08/2021
Güvenilir mü’minin dili, küfür, lanet, kaba ve çirkin sözden uzaktır. Haya ve edep emin kimsenin şahsiyetini inşa eder.
Minberlere Ruh Veren Usta - 03/08/2021
Abdestli olarak eline aldığı ceviz ağacından üretilmiş kerestelerine şekil verir ve onlara ruh katar.
Güven dili ve hakikat - 29/07/2021
Güvenin olduğu hallerde fitne ve fesat yoktur. Güven zulmü yok eder, zâlimi hareketsiz bırakır.
Zaman ve Ezan - 21/07/2021
Akıllı ve başarılı kimse, ömrünü ve zamanını fayda üzerine kuran kişidir. O bilir ki; zaman, sahip olunan en değerli hazinedir.
İbrahim'in Yakarışı - 21/07/2021
İbrahim’in imtihanları yakarışlarının bir sınavıdır. Her dua ve yakarış İbrahim’i yeni bir imtihan ve mücadeleyle karşı karşıya bırakır.
Zaman ve Ezan - 07/07/2021
Zaman, hızlı geçen bir akıştır/süreçtir. Hız arttıkça zaman azalmaktadır.
Zamanın Kıyameti - 04/07/2021
Ömür, ilim, mal, beden, zamanla doğrudan ilişkilidir. Ömür insana ve varlığa faydalı ise, zaman bereketli geçmiş demektir.
Zamanın değeri(ni ölçmek) - 23/06/2021
Zamanı değerlendirmek, irade ve tercihle gerçekleşmektedir. Dikkat edilmesi gereken husus, her şeyi uygun bir vakitte ve yeri geldiğinde yapmaktır.
Mektep mabettir - 18/06/2021
Mektep, sadece duvarları, pencereleri, kapıları ve içinde sıraları olan cismanî bir yapı değildir.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam209
Toplam Ziyaret146293
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI