• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Bayram Ali Çetinkaya
bacetinkaya@hotmail.com
Siyasal Aklın Tarihle İmtihanı
05/03/2020


03.03.2020 00:02

 

 

 

‘Coğrafya kaderdir’ diyen İbn Haldun’a ‘tarih kaderdir’ cevabını vermek ne kadar doğru olurdu bilinmez. Anadolu ve Ortadoğu coğrafyası, bir bedenin kalp ve beyin organları gibi, İslâm coğrafyasının en önemli stratejik merkezleridir. Onlar, Mekke ve Medine’nin kardeşleri, Bağdat, Şam, Basra, Kurtuba, Kahire, İstanbul, Taşkent, Semarkand, Buhara, İsfahan ve Tebriz gibi kadim İslâm havzalarıdır.

İslâm medeniyetinin Abbasilerden sonraki en büyük temsilcisi Endülüs’tür. 1492 yılında Endülüs’ün İslâm yurdu olmaktan çıkması, Kostantıyye’yi fetheden Osmanlı’nın medeniyet sancağını almasıyla devam etti. Sultan Mehmet’in İstanbul’u fetheden “güzel asker ve komutan”lığı sonrası, Osmanlı’nın inşa ve ihya faaliyetleri bütün  Anadolu, Balkan, Kafkas ve Ortadoğu’yu kapsayacak şekilde büyük bir ‘terakki’ye dönüştü.

Osmanlı’nın imparatorluk haritasının nihaî genişliği, Roma’nın hakimiyeti altındaki yerlerin genişliğiyle büyük bir benzerlik taşımaktadır. Doğu Roma’yı tarih sahnesinden silen Osmanlı, büyük bir devlet geleneği oluşturur ve imparatorluk kurar. 17. yüzyıla kadar genişlemesini sürdürmüş olan Osmanlı, üç kıtaya yayılmış, kurumlarıyla küresel devlet sistemini hayata geçirmiştir. Ancak imparatorluğun toprak kaybetmesi, parçalara ayrılması ve küçülmesi, nihayetinde onun devamı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.

19. yüzyıldaki kan ve toprak kaybı, Osmanlı’nın parçalanma ve yıkılma sürecini hızlandırmıştır. Bu yüzyılda 1877-78 Osmanlı Rus savaşıyla başlayan, akabinde Trablusgarb (1911-1912), Balkan (1912-1913), Suriye Cephesi (1917) ve Birinci Dünya savaşıyla (1914-1918) imparatorluk, yaklaşık yarım yüzyıl aralıksız savaşlarda heba oldu, yıkıldı. Adeta yedi düvele karşı yedi cephede savaştı. 20. yüzyılın başında doğuda Ruslar, batıda Balkan ülkeleri (Yunan, Bulgar, Sırp), güneyde İngilizler ve diğer devletlerle ölüm kalım mücadelesi yaptı.

Birinci Cihan Harbi sürecinde Çanakkale Savaşı’nda binlerce eğitimli eğitimsiz gencini şehit olarak vermiştir. Osmanlı’nın çok cephede savaşması onun güç, kudret, iaşe, koordinasyon ve yönetimde zafiyetlerin oluşmasına sebep olmuştur.

Aradan yüzyıl geçtikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti, kendi teknolojisiyle savunma ihtiyacının yüzde yetmişini karşılayacak bir seviyeye ulaştı. Ancak dikkat edilmesi gereken bir hususu belirtmek gerekmektedir. Bugün Türkiye, Irak, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Libya, Somali, Ege ve Karadeniz olmak üzere birçok yerde mücadele ve savaş vermektedir. Bu kadar çok cephede bulunması, ülkemizi bir takım ekonomik ve askerî zafiyetlere açık hale getirme riski taşımaktadır.

Yüzyıl öncesinin acı tecrübelerini ve yaşadıklarımızı bir de bu gözle bakarak, ülkemizin bugününü inşa etmek hassasiyet gerektirmektedir. Siyasal akıl, günübirlik plan ve projeler yerine uzun vadeli, güncellemeye elverişli çalışmalar yapmak zorundadır. Bir asır öncesinin olayları, olguları ve aktörleri bugünle ne kadar birebir örtüşmekte ve benzerlikler taşımaktadır.

İmparatorluk bakiyesi olan Türkiye’yi, zaman ve tarih göreve çağırmaktadır. Hatta daha ilerisini ifade etmek gerekirse, uluslararası ilişki ve mücadeleler, ülkemize tarihi vazifesini hatırlatmaktadır. Tarihin ve mirasın zorlaması ve itmesi, Türkiye’ye geçmişini düşündürmektedir. Ülkemizin siyasal aktörlerinden ziyade, geçmişin bugünü zorlaması, Türkiye’ye kendi toprakları içinde kalma özgürlüğü bırakmamaktadır.

Son olarak şunu söylemek gerekir ki, tarih boyunca kesintili olarak toplamda 25 yıl gibi uzun bir süre birbiriyle savaşmış olan iki millet ve devlet Osmanlı ve Ruslar, bugün en çok kendilerine zarar verecek eylemlerle karşı karşıya gelme riski taşımaktadırlar. Rusya ve Türkiye, büyük stratejik ve küresel yatırımlara girişmiş iki önemli komşu ülkedir. Galibi olmayan bir mücadele atmosferi, hem Rusya’ya hem de Türkiye’ye tamir edilemeyecek hasarlar verir. Rusya’nın dünyaya açılan ve nefes aldığı en önemli kapı Türkiye olmasına rağmen, onu Suriye olayıyla sıkıştırması aklın ilkeleriyle açıklanamayacak kadar gariptir!

İsrail Başbakan’ın, geçen yıl Rusya’ya yaptığı bir düzine ziyaret, bu garipliği açıklayacak tek argüman gibi görünmektedir. Aksi taktirde Rusya, kendi çıkarlarını düşünmeyecek kadar ‘acar’ bir ülke değildir. Açıklanması zor bir soru da, Rusya’nın kontrol ettiği Suriye hava sahasını İsrail’in hava gücünü kullanmasına izin vererek, orada bulunan İran milis güçlerini vurmasına neden müsaade etmektedir?

Yaşananlar gösteriyor ki, siyasal akıl, dün, bugün ve geleceği bir bütün olarak değerlendirerek tarihle imtihanından başarılı çıkmalıdır.



632 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Emin Kişi ve İstikamet - 06/08/2021
Güvenilir mü’minin dili, küfür, lanet, kaba ve çirkin sözden uzaktır. Haya ve edep emin kimsenin şahsiyetini inşa eder.
Minberlere Ruh Veren Usta - 03/08/2021
Abdestli olarak eline aldığı ceviz ağacından üretilmiş kerestelerine şekil verir ve onlara ruh katar.
Güven dili ve hakikat - 29/07/2021
Güvenin olduğu hallerde fitne ve fesat yoktur. Güven zulmü yok eder, zâlimi hareketsiz bırakır.
İbrahim'in Yakarışı - 21/07/2021
İbrahim’in imtihanları yakarışlarının bir sınavıdır. Her dua ve yakarış İbrahim’i yeni bir imtihan ve mücadeleyle karşı karşıya bırakır.
Zaman ve Ezan - 21/07/2021
Akıllı ve başarılı kimse, ömrünü ve zamanını fayda üzerine kuran kişidir. O bilir ki; zaman, sahip olunan en değerli hazinedir.
Zaman ve Ezan - 07/07/2021
Zaman, hızlı geçen bir akıştır/süreçtir. Hız arttıkça zaman azalmaktadır.
Zamanın Kıyameti - 04/07/2021
Ömür, ilim, mal, beden, zamanla doğrudan ilişkilidir. Ömür insana ve varlığa faydalı ise, zaman bereketli geçmiş demektir.
Zamanın değeri(ni ölçmek) - 23/06/2021
Zamanı değerlendirmek, irade ve tercihle gerçekleşmektedir. Dikkat edilmesi gereken husus, her şeyi uygun bir vakitte ve yeri geldiğinde yapmaktır.
Orucun tacı ibadet - 18/06/2021
Ramazan ve orucun varoluş sebebi, kulluktur. Kulluk, ibadetle gerçekleşir.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam58
Toplam Ziyaret185880
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI