• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI

Anasayfa

Yardımların en kötüsü, gösteriş için yapılan infaktır. Yardım isteyeni geri çevirmek ne kadar erdemsiz bir davranış ise, Allah’a ve öte dünyaya inanmayan gibi, yapılanı başa kakmak ve eziyet ederek, hayrı boşa çıkarmamak gerekir. Hakk Teâlâ, bunu, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın haline benzetir. Yağmurun hızlı yağan taneleri az olan o toprağı, kayanın üzerinden temizler, onu katı bir taş halinde bırakır. “Ey iman edenler! Sadakalarınızı; insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar, yaptıkları şeylerden hiç bir sevap kazanamazlar. Allah, kâfirler topluluğuna hidâyet etmez.” (Bakara, 264).
22.09.2022
Yardımların en kötüsü, gösteriş için yapılan infaktır. Yardım isteyeni geri çevirmek ne kadar erdemsiz bir davranış ise, Allah’a ve öte dünyaya inanmayan gibi, yapılanı başa kakmak ve eziyet ederek, hayrı boşa çıkarmamak gerekir. Hakk Teâlâ, bunu, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın haline benzetir. Yağmurun hızlı yağan taneleri az olan o toprağı, kayanın üzerinden temizler, onu katı bir taş halinde bırakır. “Ey iman edenler! Sadakalarınızı; insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar, yaptıkları şeylerden hiç bir sevap kazanamazlar. Allah, kâfirler topluluğuna hidâyet etmez.” (Bakara, 264).
22.09.2022
Müslümana düşen görev, karşılaştığı olumsuzluklara kin ve öfke gibi aklî faaliyetleri durduran vasıflarla mukabelede bulunmamaktır. Kötülüğü nasıl bertaraf edebilecekse, onunla karşılık vermemelidir. Yani şerri, “en güzel olan şeyle” uzaklaştırmanın formüllerini bulmalı, adalet ve vicdan gibi iki önemli yargıcın kararlarına müracaat etmelidir. Zira nefis ve şehvetleri tanrılaştıran modern insan, kendisine karşı yapılan olumsuzlukları unutup üzerine bir sünger çekmemektedir. Bunun verdiği acıyla günü geldiğinde mutlak şekilde “hesabını soracağı”, intikam alacağı hayaliyle sabırsızlanmaktadır. Ancak unutmaktadır ki, kendisine yapılan kötülüğün aynısını veya daha fazlasını yaptığında, karşısındaki “rezilin” seviyesine düşmektedir. Onun gibi olmanın, kendisine bir kazanç ve getirisi bulunmamaktadır.
20.09.2022
Zulme maruz kalındığında yardımlaşarak haklara ulaşmak ve onları elde etmek mümkündür. Haksızlık karşısında, yapılması gereken, ancak zulmün misliyle olabilir. Fazlası, başka bir zulmün kapılarını aralar. Her şeye rağmen övülen ve tavsiye edilen bağışlamak ve helalleşmektir. Zâlim, her şeye Güç Yetiren’in (Kadîr) gazabına muhataptır. Sabrederek eksiklikleri affetmek, yüce gönüllülerin şanındandır. “Onlar, bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman birbirleriyle yardımlaşırlar. Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bağışlarsa onun mükâfatı Allah'a aittir. Şüphesiz ki Allah, zalimleri sevmez. Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur. Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler aleyhinedir. İşte onlar için acı bir azap vardır. Her kim de sabreder ve kusuru bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir.” (Şura, 39-43)
18.09.2022
Kardeşinin zor zamanlarında bir sıkıntısını giderenler, ahirette ayakların kaydığı zamanda, yere sağlam basanlar olacaktır. Ayıplar karşısında kör olanlar ve bu eksikleri kendi eksiği gibi gizleyenler, “diri olarak gömülmüş bir kız çocuğunu” kumların içerinden çıkararak nefes verip hayatla buluşturanların ecriyle karşılık bulurlar. İnsanlara iyiliği emretmek ve tavsiye etmek, kendi üzerimizdeki sorumlulukları daha da ağırlaştırmaktadır. Zira yap(a)madığımız şeyleri, başkalarına söyleyeme hakkımız yoktur. Anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın ve uzak komşuya, yakın arkadaşlara, yolculara ve kendi aile fertlerine yapılan hayır ve hasenat, En Büyük Terbiyeci Rabb’imizin bizden bekledikleri arasındadır. Bununla birlikte, konuşurken herkese güzel sözlerle hitap etmek ve Müslümanı bütün kötülüklerden koruyan namazı kılmak ve fakirin zengin olandaki hakkı olan zekâtı vermek, güzelliklere güzellik katan ilahî emirlerdir.
17.09.2022
Karşılık beklemeden vermek, sadaka ve infak, hayırların en güzelidir. Günahlardan arınmanın yolu, dünyevî ve uhrevî güzelliklerle karşılaşmanın da formülüdür. Ancak verirken, gözü arkada kalmadan vermek, “sağ elinin verdiğini sol elin görmeyeceği” gizlilikte vermek gerekir. “Eğer sadakaları gizler de onları öylece fakirlere verirseniz, bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını örter.”(Bakara, 271) “Sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka verenlerin, ahirette arşın gölgesinde gölgeleneceklerini haber vermiştir.” (Tecrid, II, 620). Bunun mükâfatı gölgelerin bulunmadığı günde, serinlikler içerisinde ebedî mutluluğun hazzına varmakla gerçekleşir. İyiliğin tamamlanması bir süreçtir. Onda acele etmek gerekirken, bir taraftan onu önemsiz göstermek; diğer taraftan onu çok değerli bir mücevheri gizleme hassasiyetiyle açıktan, alenen göstererek yapmama titizliğinde bulunmak..
15.09.2022
İyilikte yarışmak ve yardımlaşmak esas prensip olmalıdır. Düşmanlık, günah ve fenalıkta ise Allah’ın gazabından çekinerek muhalif bir tavır içerisinde sabitkadem olmak hayrın hayat bulması için kaçınılmazdır. Nihayetinde hayrın ve hasenatın ecri, onu yapanda hayat bulacaktır. Aksi durumda ise, vebal hali zuhur edecek, şerrin fâili, iki cihanda kaybedecektir. Sonunda buluşma ve dönüş, âlemlerin Rabb’inde olacaktır. “İyiliği emretmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah islemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çok şiddetlidir.” (Mâide, 2) Eziyet veren bir şeyin yoldan kaldırılmasının bile kadr ü kıymetini takdir eden Rahîm, mabetlerin kötü ve bakımsız bırakılması gibi tali bir konuyu da çirkin haller arasında değerlendirir.
14.09.2022
İnsan neden kendisine iyilik emredildiği halde, tersini yapar; kusurları araştırarak ziyana uğrar. Âdem’in sureti üzerine yaratılan “unutkan” insan, neden ilâhî ilkeleri hatırlamaz? Onların istikametinde yolculuğuna devam etmez? Varoluş, bu dünyayla sınırlı değilken, öte dünyalar için seyahat azıklarını, hasat mahsulleri ve meyvelerini neden hazırlamaz, hoyratça onları heba eder? Hem kendisini hem de ona tabi olan çevresini, nârın en kızgınıyla buluşturma gayreti içine düşer. Bilmez mi ki, başkalarından önce azâları ona şahitlik edecektir. Şu halde neden Hakk’tan gayrısı talep eder, kudret noksanı olanlara kullukta bulunur, köle olur. İnsanların en hayırlısı, Rahmet Elçisi’nin (s) çağında yaşayan inanç erleridir. İnsanların en şerlisi ise, Rezzâk’ın rızası için istenildiği halde vermeyendir. “İki vadi altın” bile ihtirasların şiddeti dindirmez; üçüncü, dördüncüye ve hatta sonsuz olana talip olur.
13.09.2022
Varlığını aşırı bir şekilde kutsayanlar, başkalarını sözünü etmeye değer bulmazlar. Hâlbuki başkalarını önem verdiğimiz ölçüde, bize önem ve değer verilir. Allah katında kimin daha üstün olduğunu bilemeyiz. İş ve mesleğine, fizik ve bedenine, cinsiyetine, ırkına, milliyetine, etnik kökenine, diline, rengine ve ülkesine göre insanları kategoriler halinde sınıflandırmak, insanî ve vicdanî bir tavır olamaz. Kişiye özel şeklî (doğuştan) gelen sıfatlar, üstünleştirici veya alçaltıcı değerleri ihtiva etmez. Güzellik ve erdem; cisimsel, maddî, bedenî hallerle elde edilmez.
08.09.2022
Anlaşıl(a)mamanın ve yanlış anlaşılmanın önüne geçmenin en güzel yöntemi, her şeye ve her türlü olumsuzluğa rağmen, irtibatı asla kesmemektir. İlişkinin koptuğu yerde, nifak ve fitne hareket alanı genişler. İnsan ilişkileri güzelliklerini yitirir; gıybet, iftira ve kovuculuk gibi şeytanî vasıtalar devreye girer.
05.09.2022
 6  ...
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam68
Toplam Ziyaret148364
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI