• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Egoist Olmak/Bencil Olmak /Enaniyet -Benliğini Kutsamak-
Egoizm, bencillik ve enaniyet günümüz insan tipolojisini anlatmaya en elverişli kavramlar olarak görülebilir. Belki bunlara narsisizmi de eklemek gerekir ki, onu ayrı olarak ele alacağız.
Kendini düşünmek, ama sadece kendini düşünmek, neredeyse dünyayı kendi varlık nedeni olarak görme derecesinde kendisini düşünmek, sıkıntılı/arızalı bir durumu gösterir. Bu hale tersinden baktığımızda, problemleri olanlar, gelirsiz, evsiz-barksız, ilaçsız sokakta, parkta ve caddede, kısaca üstü kapalı bir dinlenme mekânı dahi bulunmayanların hali nice olacak?
Bencil için varsa yoksa kendisidir. Başkaları onun için üzerindeki düşünülecek ve durulacak bir mesele değildir. Varoluşunu kendisiyle gerçekleştirdiğini zanneden/inanan zavallı, her daim nefsini ve benliğini kutsamak ve kutsallaştırmakla meşguldür.
Allah korkusundan nasiplenmeyen, kendisine tapınan egoist, büyüklük hastalığına yakalanmış bir günahkâr adayıdır. Cehennem bu tür kimseler için “ne kötü bir” mekândır.
“Böylesine ‘Allah'tan kork!’ denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevk eder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yataktır!” (Bakara, 206)
Hz. Mevlânâ’nın benliği merkezi alarak, insanların yaptığı ayrıştırma konusundaki sözleri bize yol gösterir niteliktedir:
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...
Mevlânâ Celaleddin-i Rumî’nin, “benlik duvarından kerpiç koparmak” metaforunu kullandığı hikâyesi, bize enaniyet ve bencilliğin ne kadar kötü ruh özelliği olduğunu ortaya koymaktadır:
“Bir dere kıyısında yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstüne de susamış dertli bir kişi çıkmıştı.
• Suya ulaşmasına, susuzluğunu gidermesine o duvar engel oluyordu. Susuz adam da su için balık gibi çırpınıyordu.
• Ansızın suya bir kerpiç parçası attı. Kerpicin düşmesi ile suyun çıkardığı ses, kulağına bir söz gibi geldi.
• Suyun sesi bir sevgilinin sesi gibi tatlı idi. O su sesi, adamı üzüm suyu gibi mestetti.
• O mihnetlere, dertlere uğramış adam, suyun tertemiz sesini duymak için duvardan kerpiç koparıp suya atmaya başladı.
• Sudan da ses geliyordu. Su "Ey insanoğlu!" diyordu, "Böyle kerpiç atmaktan, beni rahatsız etmekten sana ne fayda var?"
• Susamış adam cevap verdi de dedi ki: "Ey su, bu atıştan benim için iki fayda vardır. Bu yüzden kerpiç atmaktan vazgeçemem.
• Birinci fayda: Benim suyun sesini duymamdır. O ses, susuzlara rebâb sesi gibi pek tatlı gelir.
• Su sesi İsrafil'in sesine benziyor. Ölü bile bu sesten dirilmededir.
• Yahut da o ses, ilkbahar günlerindeki gök gürültüsüne benziyor. Bu ses yüzünden bağlar, bahçeler güzelleşir. Yeşillikle, çiçeklerle dolar.
• Yahut da o ses, yoksula zekat vermek için çağırış sesi, yahut da mahpusa hapisten kurtuluş müjdesidir, sesidir.
• Yahut da o ses, Hz. Muhammed'e ağız ve burun vasıtası olmaksızın Yemen'den gelen Rahman'ın nefesine benziyor.
• Yahut da, esas kıyamet gününde Peygamber efendimizin asîlere erişen şefaat nefesi gibidir.
• Yahut da o ses, zayıf Yâkub'un ruhuna ulaşan, güzel ve latif Yusuf un kokusu gibidir.
• Kerpiçleri atmamın ikinci bir faydası da şudur ki: Koparıp attığım her kerpiçle duvar alçalıyor. Ben de suya biraz daha yaklaşıyorum.
• Kerpici her koparışımda yüksek duvar, kerpicin azalması yüzünden biraz daha alçalıyor.
• Duvarın alçalması bir yakınlık; onun ortadan kalkması ise kavuşmak, buluşmak olacak.
• İşte namaz kılarken secde etmek de "Secde et de yaklaş." ayetinde olduğu gibi duvardan kerpiç koparmaya benzer. Ve Hakka manen yaklaşmaya sebep olur.
• Bu varlık duvarı yüksek bulundukça, baş eğmeye yani secde etmeye engel olur.
• Bu toprak bedenden kurtulmadıkça, eğilip ab-ı hayata secde etmek ve ondan doya doya içmek imkânı yoktur.
• Bu varlık duvarı üstünde bulunanlardan kim daha fazla susamışsa, duvarın taşını, kerpicini o daha çabuk koparır atar.
• Suyun sesine daha fazla âşık olan kişi ise, ona engel olan varlık duvarından daha büyük parçalar koparır.
• O su âşıkı, suyun sesinden adeta boğazına kadar şaraba batmış gibi neşelenir, mest olur. Yabancı kişi ise, kerpiç suya düşünce "bluk" diye çıkardığı sesten başka bir şey duymaz.”
Rahîm’in korumasında O’nun şefkatini kazananlar, O’nun rızasını kazanmak için nefsini satın alır. (Bakara, 207) O kimsede kibir ve övünme gibi reziletler bulunmaz. Firavun ve takipçilerinin gururlarından dolayı iman lezzetinden mahrum olmaları gibi, bencil ve enaniyet sahipleri de o çizgiye yakın bir yerde bulunmaktadırlar.
Şeytanın büyüklenme bataklığı içinde ebedî kovulmuş/taşlanmışlardan olması, tekebbür kırpıntıları olanlar için büyük dersler vermektedir. Onun için Hz. Peygamber (s), ümmetini, yani bizleri ikaz ediyor:
“Su-i zandan çekininiz. Çünkü su-i zan sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin eksikliğini görmeye ve işitmeye çalışmayınız. Birbirinizin özel hayatını araştırmayınız. Menfaatte bencillik yapmayınız. Hasetleşmeyiniz. Birbirinize nefret etmeyiniz. Birbirinize arka dönmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Hepiniz kardeşler olunuz.” (Müslim, h. No: 4646)
İlahî uyarılar, kibir, gurur ve büyüklenme hususlarında bizlere nasihat ederek dersler vermektedir. İkazlar, insanın duruş ve yürüyüşünde, mütevazı olması yönündedir. Kibir, gurur ve tekebbürün kapanına kısılanlara, Kudret Sahibi hatırlatır.
“Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.” (İsra, 17)
“Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.” (Lokman, 18)
Kalbinde kibrin kırıntısını taşıyanlar için, cennet kapıları kapalıdır. Ancak insanın elbise, araba ve evinin güzel olması kibir değildir. Bilakis Cemal’in cemali sevmesidir. Zira gurur, hakkın iptali ve insanların tahkiridir.
Nihayetin, tüm insanlık, Âdem’in çocuklarıdır. Onun için Hz. Peygamber (s), ırk üzerinden Cahiliye adet ve uygulamalarının gündeme getirilmesine tepki gösterir:
“İnsanlar, ya cehennem kömüründen başka bir şey olmayan ölmüş ecdadıyla övünmekten vazgeçerler, yahut da Allah katında, burnuyla pislik yuvarlayan mayıs böceğinden daha adi bir dereceye düşerler Allah Teala hazretleri sizlerden cahiliye kibrini temizledi. Artık o, muttaki bir mümin yahut bedbaht bir facirdir İnsanların hepsi Hz Adem`in evlatlarıdır. Adem ise topraktan yaratılmıştır.” (Ebu Davud, Edep, 120)
Gurur ve kibrin ayıplanmadığı halleri, daha doğrusu gururun Allah Teâlâ’nın sevdiği şeklini Efendimiz (s) bildirmektedir. Savaş sırasında ve sadaka verirken gururlanmaya, Rahman, hoşnutlukla bakar. Ancak taşkınlık, övünme ve kendini beğenme esnasındaki gurur, Mevla’nın gazabına muhatap olur ki, bundan şiddetle kaçınmak ve uzaklaşmak gerekmektedir.
“Kıskançlıktan bir nevi var ki Allah sever; bir kısmı da var ki, Allah onu sevmez, Allah’ın sevdiği kıskançlık, kişinin (mehariminden haram kılınmış bir fiil görmesi ile) şüphe halinde duyduğu kıskançlıktır. Allah’ın sevmediği kıskançlık, şüphe olmadan kıskançlık duymasıdır. Aynı şekilde bir kısım gurur vardır ki, Allah hoşlanmaz; bir kısmı da var, Allah hoşlanır. Allah Teâla’nın sevdiği gurur, kişinin savaş sırasında ve sadaka verme esnasında nefsine güvenerek duyduğu gururdur. Allah’ın buğzedip sevmediği gurur ise, taşkınlık ve övünme sırasında duyduğu gururdur.” (Ebu Davud, Cihad 114)
  
146 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam4
Toplam Ziyaret149997
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI