Zamanın akıp gitmesiyle her şeyde bir değişim, devinim ve dönüşüm meydana gelir. Vaktin geçtiği gibi, insanın kendisini duruyor zannetmesi aldanmadan başka bir şey değildir. Vakti en güzel ve verimli şekilde değerlendirmek fayda getirir. Aksi takdirde zamanı öldürmek, ferdi öldürmek ve dolayısıyla cemiyeti öldürmektir.
Üstat Ebu Gudde, zamanın tarafsız olmadığını ifade eder. Vakit, ona göre, ‘Ya sevgili bir dosttur ya da azılı bir düşmandır.’ Bundan dolayı, iki nimetin kıymetini çok bilmek ve farkında olmak istikametin gereğidir. Onlar sağlık/sıhhat ve boş vakittir. Bu iki konuyu değerlendirme konusunda âdemoğlu bir aldanma içindedir. |
07.07.2021 |
Kul, aldığı her nefesi, hayatının her anında Allah için harcamalıdır. Hakk Teâlâ da, kulu için hayır dilediğinde vakti onun lehine genişletir, zamanı vererek ferahlatır. Şer olanları hayırlara çevirerek zamanı ilahî nuruyla zenginleştirir.
Zamanı çok çabuk geçen değerli bir lütuf olarak gören Ebu Gudde için vakit, ibadet ve evrad/zikir zamanıdır. Geçen her zaman öldüren bir arzuya dönüşür. Geçen zamana üzülmek, ölümsüz olmayı insana vesvese olarak veren şeytanın arzusudur. Onun için, diyor Ebu Gudde, ‘vakte üzülmek, insanı öldürür.’ Bilinmektedir ki, zaman akan bir süreçtir. Yani ‘zaman sürekli akmaktadır.’
Sufiler, bundan dolayı, ârif kişiyi tanımlarken hakikî irfan ehli ‘vaktin insanıdır/çocuğudur’ (ibnü’l-vakt) demişlerdir. Nitekim geçmiş (mazi) geride kalmıştır. Gelecek ise henüz yaşanmamış, yani meçhuldür. O halde önemli olan şu anı yaşamaktır. |
04.07.2021 |
Zamanı değerlendirmek, irade ve tercihle gerçekleşmektedir. Dikkat edilmesi gereken husus, her şeyi uygun bir vakitte ve yeri geldiğinde yapmaktır. Bilinmelidir ki, vakit hem alim hem de talebe için hayat boyunca en büyük sermaye ve kazançtır. Zira Abdulfettah Ebu Gudde’nin dediği gibi, ‘zaman, hayatın ömrüdür.’
Güneş ve ayın hareketleri, zamanın birimlerini ve değerlerini belirlemektedir. Gece ve gündüz, ay ve güneş, Yaratan tarafından insanlığın hizmetine ve istifadesine sunulmuş Allah’ın delilleridir. Gece ve gündüz, bu açıdan çok büyük nimetler olarak insanlığa fayda vermektedir.
Allah’ın varlığının alamet ve işaretleri olan gece ve gündüz, ay ve güneş, sadece Âdemoğlu için değil, hayvanat ve nebatat için de büyük yararlar sağlamaktadır. |
23.06.2021 |
Aile ve cemiyet, ahlâk ve ananeyi gençlere taşıyan en önemli erdem merkezleridir. Ahlâk terbiyesi için, aile ve okul birlikte çalışmalıdır. Zira topçu’nun dediği gibi, ‘hepimiz ailelerimizin çocukları değil, devletin çocuklarıyız.’
Terbiye ediciler, bir aile babası gibi hareket etmeliler. Merhametli olan hocalar, baskı ve zulümden uzak bir şekilde yeni neslin ruhlarını imar edecekler. Böylece iyi ahlâk sahibi erdemli gençler okulda yetişecektir.
Merhamet ve şefkatin hâkim olduğu mektep, adalet duygusu veren ve uygulayan en iyi hâkimdir. Dolayısıyla öğretmen adaletli sahibi, sevgi insanı olmalıdır.
Gençlerin ruh sefaletine düşmemeleri için, muallimler, kalplerin terbiyesi için çaba harcamaları gerekir. Nitekim nurettin topçu, mektebi ve muallimi ikaz ederek yapılması gerekeni anlatır: ‘mektep bir çilehane, muallim dehşetiyle, kırık notuyla bir korku heykeli, imtihan bir mihnet ve ceza şekli olmamalıdır. Bunlar birer sevgi kaynakları, ruhları bütünleyici vasıtalar, kalbimizin ülküleri olmalıdırlar.' |
17.06.2021 |
Maarif sistemimizin derin bir analizi yapan Nurettin Topçu, yeni nesle, gençlerimize karşı yapılması gerekenleri özetlerken, dikkat edilmesi gerekenlerin başına mesuliyet ve fedakarlığı yerleştirmektedir. Sorumluluk ve kendinden vericiliği anlatan modeller, gençliğe millî sosyal bir telkin verecektir.
Toplumsal sorumluluk ve özverili yaklaşımlar üzerinden ‘büyük insanları’ ve ‘büyük hareketleri’ tarif eden Nurettin Topçu, yeni nesle istikamet çizmektedir: “Cemiyette mesuliyet ve fedakârlık duygularıyla nefsini vakfetmiş; şöhret, servet ve kuvvetten uzak yaşayan insanlara ‘büyük’ demeliyiz ve genç nesillere bunların hareketlerini ‘büyük hareketler’ diye tanıtmalıyız.”
Büyük adamlar ve büyük hareketler, ahlâk insanını yetiştirecektir. Bunun için filozofumuza göre, öncelikle kitaplarımızın kabına, meydanlarımıza ve kürsülerimize ahlâk vermekle başlamalıyız. |
09.06.2021 |
05.06.2021 |
02.06.2021 |
Ahlâkı teminat altına alan kültürdür. Gücü ve kuvvete dayanan emperyalizm ise millî kültürü yok etmenin yöntemlerini geliştirmeye çalışmaktadır. Maarifin temeli oluşturan kültür, millî ve yerlî olma özelliğini yitirince, yeni nesil ve gençlik büyük bir açmazın içine düşmektedir.
Eğitim sistemi de bilerek veya bilmeyerek fiziği, yani maddeyi, ahlâka önceleyerek gençliğimizi rotasız ve pusulasız bırakmaktadır. Nitekim Topçu bu hususu şu şekilde ifade etmektedir: ‘Amerikan kültür ve zihniyeti, İslâm ruh ve ahlâkını büyük ve ebedî eserlerine musallat olmuştur. Yarım ilim ve yarım ahlâk felaket getirebilir.’
İlim, ahlâk, felsefe ve din birbiriyle bir karşıtlık içinde değildir. Manevî yükselişi gerçekleştirecek bu yüce sahalardır. İşte bu noktada filozofumuzun asıl gayemizi ve davamızı hatırlatması önemlidir. Davamız, hakikatin kurtulması, yaşantımıza hâkim olup yön vermesidir. |
02.06.2021 |
Eğitim sistemindeki sorunlara ise, Nurettin Topçu, programların kavranamayacak kadar yüklü olduğu tespitiyle başlatmaktadır. Derslerin sayısının çokluğu, dolayısıyla bu kadar ağır yükün talebe zekâsına getireceği handikaba işaret etmektedir. Ona göre, zekânın büyük bir ambar olmaktan ziyade, ince ve keskin bir kılıç haline gelmesi orta öğretimin asıl işidir.
Gençlere fikir hamallığı getiren husus, Topçu’nun çözümüyle, derslerin müfredatının azaltılmasıyla mümkündür. Ona göre, birçok kollara ayrılan bir lise programı yapılmalıdır. Öncelikle edebiyat ve fen kollarına ayrılan lise programı, daha sonra alt programlara bölünmelidir. Mesela, edebiyat kollarında, felsefe ve tarih dersleri ağırlıklı yer tutmalıdır. Edebiyatın ikinci kolunda ise, dil, edebiyat ve yabancı dil dersleri hâkim olmalıdır. Fen kollarında ise, fizik, kimya, biyoloji varken, diğer kolunda matematik dersi ağırlıklı olarak bulunmalıdır. |
29.05.2021 |
1 ... ![]() ![]() |