Pek çok insan tanımı arasında belki de en kabul gören tanım, Aristo tarafından yapılan tanımdır. İnsanı 'düşünen canlı' olarak tanımlayan Aristo, Metafizik adlı eserine “insan doğal olarak bilmek ister” cümlesi ile başlar. Eğer bu doğruysa, yani 'bilmeyi istemek' insanın en tabii faaliyeti ise insanlık tarihi bir bakıma düşüncenin tarihidir. Ve dolayısıyla tüm bilimler felsefenin başka varlık boyutlarındaki izdüşümleri olarak düşünülmelidir.
Bu yaklaşım, hangi disiplinde çalışırsa çalışsın, bir kişinin düşünce tarihi hakkında fikir sahibi olması gerektiği olgusunu da beraberinde getirir.
Felsefe tarihinin tüm çalışma alanlarını besleyecek ve güçlendirecek bir alan olduğu kabulü bu çalışmanın temel motivasyonudur.
|
28.09.2017 |
20.09.2017 |
Kurban kıssası bu anlamda içinde çok sayıda ders ve erdemleri işleyen hikmetlerle doludur. Yürüyüp gezecek çağa gelen İsmail (a.s.), babası İbrahim’in (a.s.) sırları çözülemeyen rüyasıyla uyandırılır. Rivayetlere göre, babası, yalnız ve yalnız Allah için oğlunu kurban edeceği vaadinde bulunur.
Dünyadaki ölüm zamanında (uykuda) kendisine hatırlatılan vaat, çetin imtihanlardan geçen İbrahim’in nefesini keser. Cânını, cânânını, biriciğini “adanmış bir kurban” olarak Rabb’i için feda edecektir. Ancak önce, kendi nefsini ve benliğini kurban etmelidir.
Aslında İbrahim’e hatırlatılan vaadi, kendi egosunu ve dünyalıklarını geride bırakmasıdır. Hani, ay, güneş ve yıldızlar, onun için “geçici, fani, sönen, batan (âfil)” ise, evlat, mal, mülk, saltanat, makam da dâimî değildir. |
30.08.2017 |
1 ... 34 35 36 37 38 39 40 41 42 ... 47 |