• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI

Anasayfa

Pek çok insan tanımı arasında belki de en kabul gören tanım, Aristo tarafından yapılan tanımdır. İnsanı 'düşünen canlı' olarak tanımlayan Aristo, Metafizik adlı eserine “insan doğal olarak bilmek ister” cümlesi ile başlar. Eğer bu doğruysa, yani 'bilmeyi istemek' insanın en tabii faaliyeti ise insanlık tarihi bir bakıma düşüncenin tarihidir. Ve dolayısıyla tüm bilimler felsefenin başka varlık boyutlarındaki izdüşümleri olarak düşünülmelidir. Bu yaklaşım, hangi disiplinde çalışırsa çalışsın, bir kişinin düşünce tarihi hakkında fikir sahibi olması gerektiği olgusunu da beraberinde getirir. Felsefe tarihinin tüm çalışma alanlarını besleyecek ve güçlendirecek bir alan olduğu kabulü bu çalışmanın temel motivasyonudur.
28.09.2017
Pek çok insan tanımı arasında belki de en kabul gören tanım, Aristo tarafından yapılan tanımdır. İnsanı 'düşünen canlı' olarak tanımlayan Aristo, Metafizik adlı eserine “insan doğal olarak bilmek ister” cümlesi ile başlar. Eğer bu doğruysa, yani 'bilmeyi istemek' insanın en tabii faaliyeti ise insanlık tarihi bir bakıma düşüncenin tarihidir. Ve dolayısıyla tüm bilimler felsefenin başka varlık boyutlarındaki izdüşümleri olarak düşünülmelidir. Bu yaklaşım, hangi disiplinde çalışırsa çalışsın, bir kişinin düşünce tarihi hakkında fikir sahibi olması gerektiği olgusunu da beraberinde getirir. Felsefe tarihinin tüm çalışma alanlarını besleyecek ve güçlendirecek bir alan olduğu kabulü bu çalışmanın temel motivasyonudur.
28.09.2017
Hicret emri, yücelerden gelen icazetle, Selâm diyarını inşa etmeyi, Barış Medeniyetini kurmayı hedefler. Hedef ve amaç büyük, istikamet doğru, kalpler selim, akıllar berrak, ruhlar arınmış bir şekilde insanlığın yürüyüşü başlar. Bâtıl olanın ve delaletin zulmetinden hakikatin nuruna doğru kutlu yolculuk, ne güzel bir seyahattir. Onun yolcuları, ne güzel seyyahlardır. Aslında Hakk’a ve hakikate doğru gidilen bu seyahat, tevhidin kadim yolculuğudur.
28.09.2017
“İnsanları öldürmeyeceksin” iddiasındaki bir dinin (Budizm) temsilcileri, hunharca ve canice katliam ve soykırım yapmaktadır. Ajansların dünyanın gündemine taşıdığı -bakmaya kalp ve vicdanların dayanamadığı- vahşilikle katledilmiş çocuk, genç, kadın ve ihtiyar fotoğrafları yürekleri sızlatmaktadır.
20.09.2017
İslâm Felsefesi, düşünce tarihinin yaklaşık dört beş asır boyunca hükümranlığını üstlenerek tartışmasız bir şekilde hem Batı, hem de Doğu’ya derinden tesir etmiş bir felsefe geleneğini, insanlığa sunmuştur. Felsefe ve aklî düşünce alanında ulaşılan birikim ve ortaya konan külliyât, İslâm dünyasına “altın çağı”nı yaşatmıştır. Bunun neticesi, –Gazâli’ye kadarki dönem için – Bağdat merkezli Abbasî Medeniyetinin uygarlık sahasına çıkması ve gelişimi olmuştur. Fikir tarihinin en önemli kesitlerinden birini temsil eden İslâm Felsefesi, özgün bir düşünce sistemi/sistematiğidir. Onun özgünlüğü, vahiy ve aşkın alandan beslenmesinin yanında, kendi içerisinde tenkit ve tadile kayda değer bir fırsat ve imkân açmasında aranmalıdır. Bunun bilimsel ve nitelikli ilk örneğini, Gazâli’nin, Aristo tarzında felsefe yapan (Meşşâî) filozoflarının bir kısım metafizik düşüncelerine yönelik eleştirilerinde görmek mümkündür.
16.09.2017
Dikkat çekici bir başka husus; Şerif Mardin’in kitaplarındaki bakış açılarıyla/tasavvuruyla, söyleşilerinde gözlemlenen farklılıklardır. Eserlerindeki Mardin, daha özgür, dingin ve sakin bir bakış açısı sergilerken, söyleşilerde daha buyurgan, manipülatif bir izlenim vermektedir. Her şeye rağmen Şerif Mardin, ülkemizin kültürel ve dinî hayatının çözümlemesine kendisini adamış bir entelektüel profili çizmektedir. Ama cevabını bekleyen sorular hala durmaktadır. Şerif Mardin, ne oldu da sekseninden sonra savunduğu ve arkasında durduğu fikirleri yerle bir ederek/bir çırpıda geride bırakarak paradigma değiştirdi? Acaba ömrünün son dönemlerinde “güvenli bir liman” olarak “mahalle”sine sığınma ihtiyacı mı hissetti?
13.09.2017
Üzerinde çalıştığı konu ve problemler, Ş. Mardin’in düşünce ve tefekkür (akademik) yolculuğunda zorluklarla karşılaşmasına sebep oldu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üyeliği teklifinin üç kez reddedilmesi, Bediüzzaman Said Nursi’yi çalışmasının bedeli/diyeti olmuştur. Din, ideoloji, Jön Türkler, Türk modernleşmesi, din ve siyaset ilişkisi, toplum ve siyaset münasebeti, Yeni Osmanlı Hareketi mevzuları, Şerif Mardin’in ilgi alanlarının temel meseleleri olarak ülkemizin entelektüel ve akademik bünyesini oldukça beslemiştir. Bununla birlikte zikri geçen konuların ele alınıp tartışılması, çok farklı düşünce kompartımanların mensuplarının şimşeklerini de üzerine çekmiştir.
13.09.2017
Müslümanlar ve dolayısıyla İslâm ülkelerinin, teknolojiyi tüketme konumundan/aşamasından üretme konumuna/aşamasına geçmesi için “faydalı ilim” talep etmesi gerekmektedir. Teknoloji üretmek için, öncelikle İslâm dünyası “altın çağında” olduğu gibi geleneğimizde ve kültürümüzde var olan felsefe ve hikmet misyonunu yeniden “ihyâ” etmelidir. Zira her ne zaman İslâm coğrafyası yükselme dönemleri yaşamışsa, işte o devirlerde hem dinî ilimler hem de aklî ilimler zirveye ulaşmıştır. Yani İslamî ilimler ilerlerken, aklî ve felsefî ilimler de gelişmiş; veya tersinden söylenecek olursa aklî ve felsefî ilimler ilerlerken, İslâmî ilimler de gelişmiştir. Her iki sahanın gelişim ve gerilemeleri aynı dönemlerde gerçekleşmiştir.
08.09.2017
İslâm’dan önceki toplumların ve halkların aklî birikim ve tecrübesinden haberdar olmak, Müslümanlar üzerine bir gerekliliktir (vaciptir). Zira İmam-ı Ebu Hanife’nin “fıkıh” tanımında olduğu gibi, “Müslümanın kendi lehinde ve aleyhinde olanları bilmesi” onun mesuliyetidir. Tefekkür tarihimiz bunun örneklerine şahitlik etmektedir. Öte taraftan, bilgi gücü ve mirasından yararlanılacak olan geçmiş toplumların inançlarının, “tevhidi” olup olmaması önemli değildir. İbn Rüşd’dün de dediği gibi, eskiler “en mükemmel şekilde araştırıp bulduklarından”, bizim onların kitaplarına uzanıp, söylediklerine bakmamız icap etmektedir. Eğer onların söylediklerinin hepsi doğru olursa, bunları kabul ederiz. Şayet onların söylediklerinde doğru olmayan şeyler varsa, bunlara dikkatleri çekeriz, yanlışlarını ortaya koyar ve reddederiz.
07.09.2017
Kurban kıssası bu anlamda içinde çok sayıda ders ve erdemleri işleyen hikmetlerle doludur. Yürüyüp gezecek çağa gelen İsmail (a.s.), babası İbrahim’in (a.s.) sırları çözülemeyen rüyasıyla uyandırılır. Rivayetlere göre, babası, yalnız ve yalnız Allah için oğlunu kurban edeceği vaadinde bulunur. Dünyadaki ölüm zamanında (uykuda) kendisine hatırlatılan vaat, çetin imtihanlardan geçen İbrahim’in nefesini keser. Cânını, cânânını, biriciğini “adanmış bir kurban” olarak Rabb’i için feda edecektir. Ancak önce, kendi nefsini ve benliğini kurban etmelidir. Aslında İbrahim’e hatırlatılan vaadi, kendi egosunu ve dünyalıklarını geride bırakmasıdır. Hani, ay, güneş ve yıldızlar, onun için “geçici, fani, sönen, batan (âfil)” ise, evlat, mal, mülk, saltanat, makam da dâimî değildir.
30.08.2017
... 38 ...
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam175
Toplam Ziyaret146259
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI