• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Cesaret mi? Esaret mi?

Cesaret mi? Esaret mi?

Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya

Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya

28 Ağustos 2018, 00:01

7

Cesaret, dört büyük erdemden birisidir. Din, namus, vatan, inanç ve kutsal değerleri savunmak ve korumak amacıyla insanın varlığını feda etmesidir. Bir başka ifadeyle “ölüm ile nefsini harcamasıdır.” Bunların aksi tavırlar ise, korkaklık, zayıflık ve ahmaklık olarak kabul edilmektedir.

Tevhidin tarih boyunca mücadele amacı, Hakk’ın ve hakikatin, yani mukaddes olanın yeryüzü üzerinde yayılıp insanlara ulaştırılmasıdır. Sayılan değerler ise, aslında bu maksadı gerçekleştirmeye yöneliktir. Habil’in, kardeşi Kabil tarafından öldürülmesi, adalet ve zulüm, iyi ve kötü, doğru ve yanlış arasındaki savaşı akla getirmektedir.

Bütün peygamberlerin, Hakk, adalet, barış ve insanlık için yaptığı savaş, cesaretin bir sonucudur. Hz. İbrahim’in Nemrud’a, Hz. Musa’nın Firavun’a, Hz. İsa’nın pagan Romalılara,Hz. Peygamber’in (s) zâlim müşriklere karşı yürüttüğü mücadele, tevhitle yoğrulmuş bir cesaretin göstergesidir. Bedir, Uhud, Mekke, İran, Mısır, Kudüs, Endülüs, Malazgirt, İstanbul’un fetihleri ve dünyanın en gelişmiş ordularına karşı Çanakkale’nin ‘geçilmez’liği, cesaretin en yüce örneklerini temsil etmektedir.

Cesaret, akılla zirveye taşınır. Hendek savaşında derin hendeklerin kazılması, Tarık b. Ziyad’ın gemileri yakarak İspanya’yı alması, Alparaslan’ın kendisininkinden dört kat büyük bir orduyu kısa sürede yenmesi, Salahaddin’in Haçlıların elinden Kudüs’ü tekrar alması, I. Murat’ın Kosova’da kısa sürede büyük zafer kazanması, Fatih’in karadan gemileri yürüterek İstanbul’u fethetmesi, Yavuz’un geçilmeyecek denilen çölü ordusuyla geçmesi, Kanunî’nin Osmanlı’nın sınırlarını Avrupa’nın içlerine kadar genişletmesi, cesaretin akılla ortaklığının örneklerindendir.

Cesaret, bir başka ifadeyle şecaat, insanın var oluşunun işareti olan nefsini/ruhunu, tüm kutsalları adına bedelsiz bir şekilde harcamasıdır. İnsanın cesaret ile uğruna canını harcadığı amaçlar, dünyevi çıkar ve faydalar üzerine bina edilirse, o zaman bu hal, ahmaklık ve tedbirsizliğe dönüşmektedir.

Ahlâk filozofları, cesaret erdemini şu alt erdemler üzerine bina ederler; nefsin doygunluğu,yiğitlik, alicenaplık (yüce gönüllü), metanet (sağlamlık), hilm (yumuşaklık), temkinlilik (bir işin sonunu düşünerek ölçülü, önlemli davranma), şehamet (akıl ve zekâ ile olan yiğitlik),dayanıklılık, alçakgönüllülük, hamiyet (bir kimsenin yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası ve erdemi, bu değerlere bağlılık), rikkat (incelik, nezaket).

Yiğitlik ve mertlik, insanın ruhuna ve bedenine, yani kendisine hâkim olmasıyla ortaya çıkar. Korku ve tehlike anlarında ise akıl devreye girmeli, kişi işin sonunu düşünerek sabırla hareket etmelidir. Dolayısıyla bu durumda sabır, sebat ve tahammül ana ilkeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelinen noktada kaygı ve korkuya asla yer yoktur. İşin sonunda zor ve sıkıntılı anları bertaraf edip, galibiyet elde etmek vardır.

Kemalât (olgunluk) yolunda mesafe alma, korku ve yenilgiden ürkmemek ve namerde/zâlime boyun eğmemekle mümkün olabilir. Sabretmek; bela ve musibetlere karşı çelik bir beden ve ruhla hareket edip karşı gelmek, zafere ulaşan cesur kimselerin hâlidir. Aksi takdirde Endülüs’ü terk eden son İslâm hükümdarının ‘ah vahlar’ içinde ağlayarak alay konusu olması gibi kötü akıbetler zuhur eder.

Cesaret sahibi kimse, tüm zorluklara karşı ümitsizliğe ve yılgınlığa düşmeden, azimle gücünü harcayarak, yorulmayandır. Bu hususta ruh ve beden gücü eşittir. İhmalkârlık ve gevşeklik göstermek, korkakların ve zayıfların özelliğidir. Cesur kişi, çirkin ve aşağılık bir eylemde bulunmaktan hayâ eden kimsedir. O, alay ve aşağılanmanın zilletinden onurla ve şerefle mücadele ederek ölümü gözü alıp, canını feda edendir.

Heva ve heveslerini dizginleyen ve tımar eden bu yiğitler, hazlarını ve şehvetlerini asla amaç edinmezler. Onlar bilirler ki, ebedî ve kalıcı olan mükâfatların yerini, hiçbir geçici zevk alamaz.

Yiğitlik, gösterişle bir araya gelmez. Gösterişte, riya ve münafıklığın kokusu vardır. Riyakârlık, dünyevî beklentileri olan kişileri esir alır. Cesaret sahibi, eziyet ve zorlu zamanların insanıdır. O, bunlara katlanmasını bildiği gibi, tüm olumsuzluklara rağmen, her türlü risk ve tehlikeye karşı hazırlıklıdır. Dolayısıyla en kötü ortam ve şartlar bile, onun için sadece aşılması gereken zorluklardır. Nihayetinde bu aşamalar, onun olgunluğun basamaklarını çıkmasında, geçilmesi zor olmayan badirelerdir/engellerdir.

Şu halde onur ve şeref zırhıyla meydana çıkan cesaret sahibi, korku ve tehlikeyi korkutan bir şekilde hareket eder. Yani,  o, “ölümü öldüren” kahraman ve cengâverdir. Nitekim iki cihanın lütuf ve ikramları, onu beklemektedir.

  
676 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam107
Toplam Ziyaret150221
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI