Son on, on beş yıldır, akademik ve bilimsel etkinliklerden uzak bir hayat sürer Nur Vergin, 2008 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda ‘AK Parti 10 yıl daha iktidarda kalır’ ifadesi nedeniyle ‘mahalle’si tarafından büyük bir aforoza uğradı.
Nur Vergin, Atatürk’ün yakın arkadaşı ve Selanik’ten çocukluk arkadaşı olan Nuri Conker’in oğlu Diplomat Mahmut Conker’in kızı olarak 1941 yılında İstanbul’da doğar. Babası ile annesinin, o beş yaşındayken ayrılmaları, babasının İstanbul Park Otel’den atlayarak intihar etmesi, Nur Vergin’in büyük ihtimalle bütün hayatını etkiler.
Dedesi Nuri Conker, Mustafa Kemal’e ‘Kemal’ diye hitap eden tek kişidir. Annesinin ikinci eş olarak evlendiği ve kendisinin soyadını aldığı bir başka diplomat Cevat Paşa da son halife Abdülmecit Efendi’nin yakınlarındandı. Dolayısıyla Nur Vergin Osmanlı ve Cumhuriyet’in birleştiği bir soyu ifade etmekteydi. |
28.01.2021 |
Bu güzel aile, yakın köylerden ilçenin pazarının olduğu pazartesi günü gelenleri de misafir eder, yemek yedirir, kalmalarına yardımcı olurlar. Yunak’a yakın olan köyden merkepleriyle gelen bu kimselere Hüseyin Dayı ve Kerime Yenge büyük izzet ve ikramda bulunurlar. Hatta, Kerime Yenge, bunların merkeplerini bile doyurur, sularını verir. Başlarına arpa ve saman torbasını takar, su ihtiyaçlarını karşılar. Ne büyük asalet, tanıdığı tanımadığı insanları misafir etmek, karınlarını doyurmak, bir de ‘hayvanlara bakılmamış ve ilgilenilmemiş denmesin’ diye onların yemlerini ve sularını vermek, hangi ahlâk kitabında bunları bulabiliriz. |
26.01.2021 |
Duaları iyi bilen Kerime Yenge, namazını asla terk etmez. Kalp rahatsızlığı geçirdiği zaman, seksen dört yaşına kadar oruçlarını tutar.
Kerime Yenge, vefat ettiğinde kendisini tanıyanlar çok üzüldüler. Tanıdıkları, onun vefat haberini aldığında üzüntülerini gösterdiler.
Yunak ilçesinin en büyük camisi olan Çarşı Camisi’nin imamı Lokman Hoca, Kerime Yenge’nın cenaze namazını kıldırır. Namazdan ve definden sonra, ‘bu mevta beni çok etkiledi, kimdir bu kadın?’ diye birkaç kişiye sorar. Onun ifadesiyle çok cenaze namazı kıldırırız, ancak nadir olsa da bazı cenazeler bizi etkiler, içimize farklı duygular doğar’. İşte Kerime Yenge’nin bir ömür (yaklaşık bir asır) insanlara hizmet eden yorgun bedeni, kendisinin veda namazını kıldıran hocayı da tesiri altında bırakır. |
26.01.2021 |
Çok güzel baklava yapar, kuzu kapama, kuşbaşı et yapar, Kerime Yenge. Yaptıkları çok beğenilir, herkes tarafından konuşulur. İlçede onun hazırladığı baklava ve yoğurdunun girmediği ev yok gibidir. Kocası, Yunak’taki cezaevinde kalan mahkumlara götürüp ikram etmek için, Kerime Yenge’ye yoğurt ve baklava yapmasını ister. Bu ismi gibi cömert kadın, hiç tereddüt etmeden büyük aşkla hemen mahkumlar için baklava yapar, yoğurt mayalar. |
26.01.2021 |
Koyunlarını sevgiyle sağan Kerime Yenge, doktorunun ‘yirmi kadar hayvanı sağması yeterlidir’ sözlerine aldırmadan yine de, oğlu Mustafa’nın anlattığına göre, doksan üç yaşında kırk adet koyunu teker teker sütünü sağmayı sürdürür.
Kendi söylediğine göre, gençlik yıllarında üç yüz dört yüz koyun yağarmış. O koyunları sağmayı bir meşakkat olarak görmüyor. Üşenmiyor, tembellik yapmıyor. Koyunlarını sevdiği için sağma işini de büyük bir zevkle yapıyor. Bu sevgi, koyunlarına isimler koyma derecesine kadar ileri giden bir sevgi oluyor. |
26.01.2021 |
Koyunlarını sağarken, Kerime Yenge’nin onlara gösterdiği sevgi ve yumuşak dokunuş, bu verimli ve bereketli hayvanlarda mutlaka yakınlaşmayla karşılık buluyordu. Hayvanlarıyla ilgilenirken, yakınlarının ‘sen koyun sağarken öleceksin’ diye takılmalarına aldırmazdı.
Koyun sağan köylü kızı berivan gibi, onların sağılma anlarını asla geciktirmez. Eve kim gelirse gelsin. Misafir geldiğinde ‘bana bir müsaade edin, koyunlarımı sağıp geleyim’ diyerek izin ister. Bir çırpıda gidip koyunlarını sağıp gelirdi.
Anlatılanlara göre hastalanmadan önce, Kerime Yenge, doksanlı yaşlara kadar yetmiş seksen koyun sağar. Doksan dört yaşında, vefat etmeden bir yıl öncesine kadar sevgi ve aşkla yaptığı bu süt sağma işini sürdürür.
Koyunlarından süt sağıp, o bereketli sütleri yoğurt, peynir ve yağ yapıp dağıtmak, infak etmek, kısacası paylaşmak onda büyük manevi bir haz meydana getirir. Elindekini, sahip olduklarını paylaştıkça sevinir, mutlu olur. Hz. Peygamber’e özgü bir hal üzere biriktirme ve toplama işine girmez. |
26.01.2021 |
Sürekli veren, dağıtan, paylaşan ve infak eden bir Osmanlı hanımefendisidir, Kerime Yenge. Oğlu İbrahim Ankara’da avukattır. Başkent’ten yüz kutu baklava getirir. Kerime Yenge bunları dağıtır. Bazı zamanlar, o, akrabalar evine gelmeden önce haber alır ve hazırlıklara başlar ve yapacağı ikramları onlar gelinceye kadar yetiştirir. Onlara birbirinden güzel ve lezzetli yemekler hazırlar. |
26.01.2021 |
Kerime Yenge, ‘ben dağıtıyorum, sağa sola infakta bulunuyorum’ diye kocasına söyleyince, yani ‘rızan var mı?’ deyince, Hüseyin Dayı da ona şöyle cevap verir: ‘Ben Allah’a dualarımda şunlar için yalvarıyorum: ‘Bana çok mal ve mülk ver ki, hayır hasenat yapayım, dağıtayım, eşimle dostlarımla ve akrabalarımla beraber yiyeyim.” |
26.01.2021 |
O, ismiyle uyumlu bir şekilde cömert birisidir. Zira kendinden vermiş ve paylaşmış… Sofrasını, ürettiği sütü, yoğurdu ve yağı tanıdık ve tanımadık herkesle paylaşmış bir hanım derviş gibidir. Yardımda her tarafa eli ulaşan erdemli bir Anadolu kadını. Hem çok temiz, hem de çok cömert bir gönül insanıdır. Çok temiz, hijyene önem veriyor. Çörek, börek, peynir yapıyor, yağ topluyor, hazırlıyor, biriktiriyor. Biriken katıkları da hem ev halkı ile hem de insanlarla paylaşıyor, dağıtıyor, infak ediyor…. |
26.01.2021 |
Kerime Yenge’nin kocası Hüseyin Dayı, tarla alacak, ancak bir sıkıntısı var. Parası yanında değil, yakın ilçe Akşehir’de bulunmaktadır. Tarlayı satacak olan kişi, parasını hemen nakit olarak istemektedir. Hüseyin Dayı, Yunak’ın ana caddesinde kafası önde bunları düşünürken, Hacı Mustafa Dedemin veya Hacı Ali Dedem’in manifatura dükkanının önünden geçer. (Zira her ikisinin de manifatura dükkanları var.)
Dedem, ondaki bu mahzun ve buruk hali görünce, hemen seslenir Hüseyin Dayı’ya. O, dükkânın içerisine girdiğinde, Dedem halinin neden düşünceli olduğunu sorar. O da içinde bulunduğu sıkıntılı durumu anlatınca, Dedem bunun için mi üzülüyordun der. Kasasını açar, tarla için gerekli parayı verir, git satın al der. O da tarlayı geciktirmeden hemen satın alır. Bir müddet sonra, Hüseyin Dayı, aldığı ödünç parayı, bekletmeksizin öder. |
26.01.2021 |
1 ... ![]() ![]() |