• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Cami Avlusundaki Tıbbıyeli ‘Hayalim Nobel Almak’-3

Bayram Ali Çetinkaya

Tıbbıyeli Yusuf’la Tanışma

Bir müddet sonra dışarda oturduğumuz masaların bulunduğu yere doğru yönelince, ben seslendim: ‘Tıbbıyeli Yusuf, gel tanışalım.’ Ve masamıza oturmasıyla başlayan samimi ve sıcak sohbetimiz, Yusuf’la sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi izlenim verebilirdi. Babam bizi tanıştırdıktan sonra, ben de kendimi tanıttım. ‘İstanbul Ün. İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiyim’ deyince, teyzesinin de 2011 mezunu olduğunu söyledi. Daha sonraki görüşmelerimizde ablasının kocası eniştesinin benim öğrencim olduğunu ifade etti.  

Yusuf, hikayesini tüm içtenliğiyle anlatırken, bütün zorlu sınavları bitirerek artık intörn doktor olduğunu ilave etti. Görüştüğümüz günün ertesinde Çekirge’deki Devlet hastanesinde görevli olduğunu (filyasyon bölümü) söyledi.

Yusuf’un babası Köy Hizmetler’inden emekli olan Ercan Cemal, aile bütçesine katkıda bulunmak için zaman zaman pide salonunda çalışmaktadır. Babası Ercan Cemal Diyarbakır’lı, annesi ise Bingöl’lüdür. Ercan Cemal, aslen Malazgirt’li (Muş) olduğunun altını çizerken, soylarının Alparslan’a dayandığının özellikle belirtmekteydi. Ercan Cemal Bey’in, Yusuf’la birlikte üç çocuğu bulunmaktadır. Bunlardan birisi de kız çocuğudur ve o Diyarbakır İlahiyat Fakültesi’ni bitirerek öğretmen olur. Diğer bir çocuğu ise, henüz yeni liseyi bitirir.

Tekrar Yusuf’a dönecek olursak, sohbetimiz sırasında Yusuf, 2008 yılında girdiği Uludağ Tıp Fakültesi’ni dördüncü sınıfta bırakır (2013). Bu ara beş yıl sonra, Yusuf ikinci baharını yaşar. 2018 yılında Yusuf tekrar Fakültesi’ne döner. Bunları konuşurken, Konak Camisi’nin imamı ve müezzini bulunduğumuz masayı gelip otururlar. Babam benim İstanbul’da İlahiyat’ta hoca olduğumu söyleyince, onlar da sohbete katıldılar. Diyarbakır’da doğduğunu söyleyen Yusuf’a ben de birkaç defa gidip çok beğendiğim kadim şehirle ilgili izlenimlerimi aktarırken, hoca efendiler, Yusuf’a kendilerini oralara götürüp gezdirmelerini talep ettiler. Yusuf, diplomayla atanması gerçekleştiğinde onların bu isteğini yerine getireceğini ifade etti. Ancak onlar, on ay daha beklemek durumundalar.

Tıbbıyeli Yusuf, bunları söylerken, geleceğe ait hayallerini anlatıyor. İlk görev yerinin İstanbul olmasını istiyor. Aile hekimlerinin yüksek ücret aldığını söylerken, İstanbul olmazsa doğduğu şehir Diyarbakır olmasının ‘doğu hizmeti’ni yapması açısından iyi olacağını ifade ediyor. Yanımıza gelen çay ocağının sahibi Olgun Bey, arada sözlere giriyor: ‘Yusuf, ekonomik bağımsızlığını elde edeceksin. Unvanına kavuşacaksın. Bunlar da senin özgüvenini arttıracaktır.’

 

Çay Ocağının Olgun Baba’sı

Yusuf’un hikayesinde, çay ocağının sahibi Olgun Abi büyük bir yer tutmaktadır. Olgun Abi’nin anlattığına göre, sonradan tanışacağım Yusuf’un babası ve ailesi muhafazakâr bir özelliğe sahip kişiler. Nitekim baba Ercan Cemal Abi, cami cemaatinin içinden birisidir. Namazlarını camide kılan ve diğer vakitlerde de çay ocağında veya avludaki masalara oturup sohbetlere katılan samimi bir Anadolu insanı..

Babası gibi imanlı, şuurlu olan Yusuf’un hayatındaki en önemli olay, gariplerin, dertlilerin, güzel insanların sığındığı ve devam ettiği Konak Camisi’nden başlar. Caminin aşağı taraflarında bulunan Öğretmenler Lokali’nde çayını içmeyi alışkın olan Yusuf,’un hayatı, bir gün caminin avlusunun bir metre enindeki sürgülü demir kapısından girmesiyle değişmeye başlar.

Avlu kapısından Caminin çay ocağına yönelen Yusuf, orada bir masaya oturur, çayını içer. Olgun Abi’nin anlattığına göre, bakar ki, çay Caminin çay ocağında bir lira, diğer yerde ise, bir buçuk liradır. Kendine ait geliri olmayan Yusuf, iktisatlı olmak zorundadır. Kendi kendine ‘çay burada daha ucuz, ben neden fazla vereyim’ der. O sırada oturduğu masaya, çay ocağının -ismiyle müsemma olan- sahibi Olgun Abi gelir ve yanına oturur. Gariban, edepli ve başı önde duran Yusuf, Olgun Abi’nin dikkatini çeker. Böylece Yusuf’la konuşmaya başlar.

Konuşmanın başında Yusuf birkaç cümleyle kendini özetler. Dördüncü sınıfa kadar Uludağ Tıp Fakültesi’nin bir öğrencisi olduğunu, ama birtakım sebepler yüzünden okulunu bıraktığını söyler. Olgun Abi, ‘o sınıfa kadar gelen bir kimse üniversiteyi bırakır mı? Hiç Tıp eğitimi yarıda bırakılır mı?’ diyerek Yusuf’a samimi bir dokunuşta bulunur. Onu anlamaya çalışır.

Her türlü yardım, hayır, hizmet ve destek konusunda aktif olan Olgun Abi, hemen harekete geçer. Hemen ‘yarından itibaren kaydını yapacaksın’ diyerek onu kendini getiren ilk teması başarıyla gerçekleştirir. Hemen öğrenim harcı ve kitap için gerekli olan maddi desteği, Konak Cami cemaatinden temin eder. Ona bir hayırseverden burs bulur. Ve böylece Yusuf beş yıl gibi uzun bir süre ara verdiği Tıp eğitimine tekrar büyük bir heyecanla başlar. Yusuf, yeniden fakülteye başlayan bir öğrencinin heyecanıyla yarıdan fazlasını okuduğu eğitimine dört elle sarılır.

Olgun Abi, Yusuf’un ifadesiyle artık ‘Olgun Baba’dır. Olgun Abi, yaklaşık on beş yıldır çalıştırdığı çay ocağından gelir temin bir ticaret insanı değildir. O, aslında Erzurum İmam Hatip Lisesi’ni bitirmiş, sonraları Posta Teşkilatı’nda girmiş ve oradan emekli olmuş, adı gibi kâmil (Olgun) bir Anadolu insanıdır. Muhtaçlar, sorunları olanlar, yardıma ihtiyacı olanlar, Olgun Abi’yi bulmasa bile, o, onları bulur ve ihtiyaçlarının giderilmesinde yardımcı olur. Allah, adeta onu insanlara hizmet etsin, müşküllerini gidersin diye yaratmıştır.

Öğrencilerin ve ihtiyaç sahiplerinin babası Olgun Abi, müezzin Salih Hoca’yla birlikte on üç talebeye burs temin etmektedirler. Yoksullara, gariplere yardım, onları koruma ve kollama ve takipte bu iki güzel insanın gayretleri örnek model olarak şükranla ifade edilmesi gerekmektedir.

  
619 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam111
Toplam Ziyaret148947
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI