• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Zikirde Kaybolan Şekerler

 

Bayram Ali Çetinkaya

Kısa bir dönem terzilik yapmasına rağmen, Hacı Ahmet’in ismi Terzi Ahmet şeklinde kalır. Anlatılanlara göre, o, yırtık ve sökük dikme/onarma işleri yapmış bir dönem. Yakından tanıyanlar için kırık gönülleri ve yaralı yürekleri tamir edip canlandıran Terzi Ahmet, gerçekte Hz. Peygamber’in (s) ‘sünnetini tam icra eden’ kimsedir.

Marksist ve sosyalist bir kimsenin ifadeleri, onun nasıl bir İslâm insanı olduğunu göstermektedir: ‘Müslümanları, Terzi Ahmet’ten dolayı severim.’ Zira Terzi Ahmet, çocukları çağırır onlara şekerler verir. Bazen onların kulakların çeker, elindeki asayla vurur gibi yapar. Aslında böyle yapmasının sebebi, çocuklara şeker vermektir. Bu sözleri söyleyen çocuk yetim ve öksüz olduğu için, Terzi Ahmet, onu çağırır, her çocuğa bir şeker verdiği halde ona iki şeker verir, başını okşar. On beş günde bir kendi makinasıyla yetim çocuğun saçını keser, arkasından kafasını yıkar. Hâsılı, yalnız olmadığını ona hissettirir, yüreğini şenlendirir. İşte bu çocuk ileride bir bürokrat olduğu zamanlar bile, din ile mesafeli olsa da Terzi Ahmet’in kendisi için yaptıklarını hiç unutmaz. İslâm’ı ve Müslümanları, Terzi Ahmet için sever. Hiç olmazsa bir din ve peygamber düşmanı olmaz.

Kâdirî yolunun dervişlerinden birisi olarak Terzi Ahmet, belirli günlerde zikir yapar ve yaptırır. Bu zikir merasimlerine çocuklar ve gençler de katılır. Rahmetli Hacı Ali Dedem de bu zikir meclislerine aksatmadan merkez camiinde perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde dahil olurdu. ‘Cennet bahçeleri’ olarak anılan Hakk’ı hatırlama ve tesbihatta bulunma anları, doyumsuz vakitlere mekânlık yapan kutsal meclislerdir. Terzi Ahmet, loş veya karanlık ortamlarda yapılan bu zikir anlarını müteakip, katılan zikir erbabına şeker dağıtır. Böylece zikri ve tesbihatı, tatlı bir şekilde nihayete erdirir.

Bir defasında zikre katılan iki çocuk, bu şeker kasesine yakın olmak için pencerenin yanına otururlar. Zikrin heyecan ve hararetiyle karanlık ortamda gözler de yumuk olduğu için bu iki çocuk, kasedeki şekerleri zikir esnasında boşaltır, yer ve bitirir. Zikir bitmiştir. Her zaman ki gibi, Terzi Ahmet, şeker dolu kâseye yaklaşır. Ancak kâsenin içi boştur, içinde hiç şeker bulunmamaktadır. Akabinde çocukların kâsenin içindeki şekerleri yiyip boşalttığını fark eder ve anlar. Ancak çocuklar mahcup olmasınlar diye ‘kâseye şeker koymayı unutmuşum’ der. Tekrar kâseye şeker koyarak orada bulunan zikir meclisine dağıtır.

Cadde ve sokaklardan geçerken, Terzi Ahmet, taş, tahta vb. yol üzerinde bulunan şeyleri toplar, kaldırır. Oradan geçen binek ve vasıtaların gidişini engellemesin diye buna dikkat eder. Nitekim Terzi Ahmet yol yapımında insanları bir araya getirir, ortak yol yapımına vesile olur. Mezarlık ve kabir yapılacağı zaman, öncü olur, hatta kendi arsasını kabristan için bedelsiz bir şekilde bağışlar.

İlçe’nin en uzak kısmından geçen yol üzerinde belirli aralıklarla küpleri toprağı gömer. Daha sonra gün aşırı onlara dört beş kilometre öteden eşekle veya öküzlerle su taşır. Önceleri böyle yapan Terzi Ahmet, daha sonraları ilçenin su şebekesinin evlere ve çeşmelere taşınmasında da öncülük yapar. Yunak ilçesinin farklı yerlerinde ve yaylalarında boşa akan tatlı suları vardır. Terzi Ahmet, bu suları belirli bir yere getirerek, daha verimli kullanıma sunulması için harekete geçer. Böylece o, insanları bir araya getirerek topladığı suların borularla hanelere taşınmasına vesile olur.

Terzi Ahmet, gençleri organize ederek, misafirhanesine getirir. Onları, diğer orta ve ileri yaştaki büyükleriyle buluşturarak edebi ve hayayı yaşayarak öğrenmelerini sağlar. Misafirhanesinde boş ve gereksiz laubali konuşmaların yapılmasına, Terzi Ahmet, aslı izin vermez. Böyle durumlarda, hemen ayağa kalkar, Hacı İsmail şu kitaplardan birisini al oku, dinleyelim. Bazı zamanlar da gençlere bu kitapları okutur. Kendisi mektep medrese okumadığı için, okuma yazma bilmez. Ancak zamanla odasında kitap okuttuğu kimselerden okumayı öğrenir.

İlçenin göreceli olarak yüksek kısımdaki evinden çıkan Terzi Ahmet, zaman zaman çarşıya iner. Yabancı ve gariban bir kimseyi görürse, hemen alır onu ‘odası’na götürür, misafir eder. Çok yakın arkadaşı ve bir anlamda manevî talebesi olan Hacı İsmail (Ürün) Amca, onun için ‘Peygamber sünnetini yaşayarak anlatan bir insandı’ diyerek onu nebevî yolun bir seyyahı olarak anlatır.

Hacı İsmail Amca, Terzi Ahmet’e sevgi ve hürmeti o derece büyüktür ki, yetmişli yılların sonuna doğru vefat ettiğinde çok üzülür. O kadar iyi dostlar ki, vefat ettiğinde, Hacı İsmail Amca, çocuklarına ve ev halkına ‘ben Terzi Ahmet’in olmadığı bir dünyayı ne yapacağım’ diyecek hüznünü ifade eder.

Terzi Ahmet Amca, insanları kırmaz, davranışlarında dikkatlidir. Zaman ve zemini geldiğinde mesajını öncelikle kendisi hal ve hareketleriyle verir, olmazsa sözle gönül yıkmadan nasihatta bulunur.

 Böyle bir hususu, yakın dostu Hacı İsmail Amca çocuklarına anlatır. Bazı zamanlar ilçeye gelen bir meczup vardır. Bu derbeder gariban, yollara, caddelere atılan kağıtları toplar, bir yerde biriktirir ve yakar. Zira Kur’ân da ve Allah’ın güzel isimleri de kâğıda yazıldı, bundan dolayı onların yerlere atılıp üzerine basılmasına rıza göstermez. Nitekim kültür ve medeniyetimizde kâğıda böyle büyük bir saygı vardır. Meczup, bulduğu, gördüğü kağıtları bazen de duvar içlerine, taşların arasına sıkıştırır.

İşte bu adam, Terzi Ahmet’in odasına gelir, diğer garibanlar gibi. Orada Hacı İsmail Amca’yı görür. Ona der ki, ‘sen neden sakal bırakmıyorsun?’ Birkaç defa tekrarlar durur, Hacı İsmail ise, henüz genç bir adamdır. Belki de o zamana kadar sakal bırakmayı düşünmemiştir. Meczup ona yönelerek, ‘sünnet olmayana sünnetsiz denir, sen de sünneti yerine getirmiyorsun sen de sünnetsizsin (sünneti olmayan)’ diyerek sözünü hedefe ulaştırır. Böylece Hacı İsmail Amca’yla sert olmayan bir tartışma başlar.

O sırada Terzi Ahmet, onların tartışmaları üzerine odanın içerisine girer. Hacı İsmail, hemen meczubu şikâyet eder. ‘Bu arkadaş bana niye sakal bırakmıyorsun?’ diye tekrar tekrar soruyor. Böylece, adeta Terzi Ahmet’ten yardım ister. Hiç ummadığı bir cevabı Terzi Ahmet, Hacı İsmail’e verir: ‘Sen de bırak ne olur.’ Mesaj, sahibine ulaşmıştır. Hacı İsmail, bu olaydan sonra sakalını bir daha kesmeyecektir.

  
679 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam66
Toplam Ziyaret148228
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
                                               






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI